Safeviler’den bu yana İran’a Şii inancı ve geleneği damgasını vurdu. 1501 ve 1736 yılları arasında varlığını korudu.  Safevi Devletini ekseriyeti Anadolu’dan giden Türklerin desteği ile Şah İsmail zamanında güçlü bir devlet oldu ve tüm Dünya tanıdı. 1722’ ye kadar devam eden Safevi devleti esastan bir Türk Hanedanı. Şah İsmail Türkçe şiir yazan bir şah.

Tarihte, Farslarla- Türkler hiçbir zaman bir sahta beraber olmamışlardır. Safeviler’de 1514 tarihinde yapılan Çaldıran Ovasında yapılan meydan savaşı Osmanlı İmparatorluğunun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. 12 yıl fetret devri yaşayan Safevi Devleti nihayet 1736’ da yıkıldı.

1850 yılından itibaren İngiliz ve Rus’ların yoğun çabasıyla İran’daki siyasi iktidarı ele geçiren Pehleviler döneminde (1925-1979) Farsça konuşan İrani gruplara uyarlanmıştır. İran’ının Fars kimliğini kazanması 2ğ. Yüzyılın 20’li ve 30’lu yıllarında oluşmuştur. Fars kimliğinin oluşmasına İngiltere büyük çaba göstermiş ve başarmıştır. İngiliz siyaseti ve Rus siyaseti tarihte hiçbir zaman Türklerle bir olmadığı gibi devamlı Türkler aleyhine olmuş, halen de devam ediyor.

İran’ın yüzölçümü 1.648.195 kilometre kare, nüfusu yaklaşık 90 milyon. Nüfusun yüzde 40’ı Türk’tür. Dolaysıyla İran’da 35.000.000 Türk yaşamaktadır. Bütün dilek ve temennimiz İran’da yaşayan Türklerin bağımsızlığını kazanması ve İran Azerbaycan’ı ile Hür Azerbaycan, birleşerek Büyük Azerbaycan’ı kurmalarıdır.

İran’da Mollalar hüküm sürüyor. Osmanlı’da ise ulema ama padişahlar, ulema karşısında daima güçlü oldular. İran, İslam öncesinin Zerdüşt inancının geleneklerini taşıdı. Anadolu Türkleri ise Şamanizm geleneğini taşıdı. Şamanizm’de kadın-erkek eşitliği var. Dolaysıyla geçmişte hiçbir yanı benzemedi ki bugün benzesin.

İki ayrı kültür, iki ayrı model. İran modelini, Türkiye’ye sokmak için elinden gelenin fazlasını yaptı, şükür ki başarılı olamadı. Ancak kara çarşafı kısmen, Türkiye’ye sokmayı becerdi. Bunun dışında İslam dini adına, kendi inanmadığı halde İslam adına Şia geleneklerinde de sokmayı becerdi.

Türkiye’de ise demokrasi, kadın- erkek eşitliği, çağdaşlaşma İran modelini daima rahatsız etmektedir. Bazı güçlerin Türkiye’ye sokma çabaları, boşa çıktığı gibi bugün de yarında boşa çıkacaktır.

Baskı gücü ile insanlığın, medeniyetlerin ve bilimin hiçbir zaman geri vitesi olmadı, olamazda. Geriye gitme çabaları hem bilime, hemde yaratılışa taban tabana zıttır. Güzeli ve iyiyi gören insana, çirkini kabul ettirmek imkansızdır. Temennimiz İran’ın Mollalar rejiminden kurtulması, Türkiye’nin Demokrasisini geliştirmesi.

Çirkinde ısrar edilirse insana zulüm yapışmış olur. Ancak buda süreklidir. İnsan ergeç zulmedeni, yok edeceği için zulüm sona erer. İran halkı ve yöneticiler bunları hiç unutmamalı. Türkler üzerinden baskı ve zulmü kaldırmalıdır. Anadolu ve Ortadoğu devletleri olan Türkiye ile İran Devleti yöneticileri ve halkı bu gerçeği görmeli vede gerekeni yapmalıdır.

   HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

                                   

 

 


22.05.2024 08:19:00

Rasim Gül

İRAN VE TÜRKİYE, NE GEÇMİŞTE NEDE GELECEKTE BENZEMEYEN İKİ ÜLKE

İRAN VE TÜRKİYE, NE GEÇMİŞTE NEDE GELECEKTE BENZEMEYEN İKİ ÜLKE