Doğumumuzla kısacık bir an var olduğumuz ve ölümle sonsuza  dek yok olup, sonsuzlukta kaybolduğumuz bu dünyada insan olma lütfu bahşedilmiştir bizlere. Beyaz renkte, siyah renkte, sarı renkte, kızıl renkte, dünyanın dört bir tarafını sarmış farklı yerlerde zenginlik içinde, yoksulluk içinde farklı hayatlar yaşıyoruz.   Obezlerin ve açlıktan kemikleri sayılacak kadar zayıf insanların beraber yaşam sürdüğü bir dünya burası. Kimi insan gününü gün etmeye çabalarken kimi insan günün sonunda aç yatmamak ve sıcak bir yerde uyuyabilmek için çabalıyor. Bu yaşam standartlarını bir kenara bırakacak olursak insanın yaşamı için ne söylemeli? Çoğu insanın yaşamı zahmetli ve yorucudur. Bir insanın doğumunu ele alalım, annesine çektirdiği müthiş bir doğum sancısıyla gözünü dünyaya açar. Belirli bir yaşa kadar ne kendi başına beslenebilir, ne de kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilir. Daha sonra ise yaşamda bir yer edinebilmek için tekrar tekrar uğraşacak. Peki insanın yaşamdaki misyonu ne olmalı? Günleri sadece geçim kavgasıyla mı ibaret kalmalı, yoksa hırsla, arzuyla zenginlik, güç ve şöhret peşinde mi koşmalı; yoksa bu dünyadan ümidi kesip bir din seçip başka bir dünya umuduyla mı yaşamalı ya da bilgi ve irfanla cehaletini yok edip, bencillik ve kibir gibi duygularını ezerek bunların üstünü erdemlerle inşa etmeye mi çabalamalı. Arınmış bir ruhla sâde ama ûlvi amaçlar edinerek yaşam çizgimizi bu yönde çizmek ya da her günümüzü eğlenceler  ve hazlarla doldurmaya çalışarak hedonistçe bir yaşam tarzı benimsemek. Goethe'nin Faust'u bu yaşam tarzları için güzel bir örnek. Yıllarını öğrenmeye ve bilgiye adayarak  dünyanın sırrına vâkıf olmaya çalışarak yaşlanan Faust aradığını bulamadığını düşünerek buhranlı bir döneme girer. Bu buhranlı döneminde Şeytan Mephistopheles, Faust'a gençliği, sihri ve hayatın bütün zevklerini tattırma sözünü karşılık diğer dünyada ruhunu şeytana teslim edeceğini söyler. Mephistopheles'in teklifini kabul eden Faust kendi kanıyla anlaşmayı imzalar. Daha önce yaşamadığı hazlarla ve tatmadığı zevklerle yaşamasına rağmen bu hayatından da tatmin olamaz ve kendini tabiatın kollarına bırakır. Hayatımızda  ne yaparsak yapalım dolduramayacağımız hep bir boşluk olacaktır. İnsanın vereceği en büyük karar kendisine verilen yaşam süresiyle ne yapacağı ve hayatta ne inşa edeceğidir. 


19.09.2023 12:19:00

Recep İN

YAŞAM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

YAŞAM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER