Adolf Hitlerin sağ kolu, propaganda bakanı Joseph Goebbels  ‘’ Yalan ne kadar büyükse, inananı o kadar çok olur ‘’; ‘’ Amacımız doğruları söylemek değil, insanları etkilemektir ‘’; ‘’ Bana vicdansız bir medya temin et; sana bilinçsiz bir halk sunayım ‘’ diyerek Almanların başına büyük belalar getirdi.

Parti başkanlarının, iktidar olma veya iktidarda kalma saplantılarından 100 yıllık Büyük Millet Meclisinin başına gelmedik kalmadı. En son bombayı da yedi ya, daha ne olması gerekir? Başka bir deyimle 100 yıllık Meclis ortalama ondan fazla müdahale gördü. Bir türlü iki yakası bir araya gelmedi.

Goebblels’in, hiç tasvip etmediğimiz bu sözlerini sayfamıza taşımamızın asıl nedenleri, iç politikamızda partilerimizi idare edenlerin, birbirleri için söylediklerine bakıldığın da birbirlerini yok etme hedefinde oldukları görülüyor. Bu yok etme metodu asla doğru değildir.

Çünkü parti liderleri birbirini yok etmeye çalışırken ne yazikki Devleti zaafa uğratıyorlar ve halkı düşman gruplara ayırıyorlar. Sonrada çeşitli nutuklarla, tarihten örnekler vererek, çeşitli ülkeleri suçlayarak birbirlerini hainlikle suçluyorlar. Başkanların bu tutumu karşısında zavallı halk ne yapsın.

Başta AKP genel başkanı Erdoğan şu an, MHP başkanı hariç diğer muhalefet parti başkanlarına söylemediğini bırakmıyor. Yalnız son zamanlarda aklına neler geldiyse İYİ parti başkanına biraz daha yumuşak vuruşlar yapıyor.

Erdoğan’ın aklına gelmeyen veya yarım bıraktığı yerden MHP başkanı, Bahçeli sözü alıyor diğer parti başkanlarına en ağır hakaretleri yapıyor. Bu tavırlardan parti fanatikleri son derece memnun ve mutlu. Aklıselim partililer ve partili olmayanlarda son derece gayrı memnun ve mutsuz.

Buna karşılık CHP başkanı Kılıçdaroğlu ve adamları da hiç geri kalmıyor Erdoğan’a verip veriştiriyorlar. Bu tip hakaretleri biz; Ecevit - Türkeş, Demirel- Ecevit arasında gördük, izledik sonu hiçte iyi gelmedi binlerce canlar yandı, gençler heba oldu. Mertçe bugün kim çıkıp cevap verebiliyor? Hiç kimse, olanlar olmuş diyerek utanmadan susuyorlar. 1980 öncesi öldürülen 4500 genç, hangi millete aitti?

Demokrasi, hak-hukuk sizin gibi düşünmeyenlere alçak, hain, demekten, insanları bölerek hasım etmekten asla geçmez. Devlet ve millet bu tip yöneticilerle asla payidar olamaz.

‘’ Hürriyet olmazsa kişilik olmaz, insan alet mertebesinde kalır.’’ Diyor Münif Paşa.

 Nurettin Topçu ise ‘’…Vaktiyle, ahlak hamurumuzun mayası olan din, dindar halkta bir kabuktan ibaret kaldı: Yığın, yığın  kaidelerin bütünü, içi boşalmış bir kabuk. Mutlak adalet ve âlemşümul merhamet duyguları yerini, mayası menfaat cinsinden, dini bir benlik ve disiplin cihazına terk etti. Din artık bu insanlara hakikat ve insan sevgisi veremiyor. Bu durumda bulunan Anadolu’nun insanıyla sözde münevver arasında geniş bir uçurum açılmış bulunuyor…’’

Mektebimiz ve devletimizle, hukukumuz ve ahlakımızla, ilmimiz ve sanatımızla bizim benliğimizin mimarı olacak güzide bir fedakâr zümrenin mektepleşme zamanı gelmiştir…’’ Diyerek 48 sene evvel bütün yetkilileri ve halkı uyarıyor. Heyhat kimler uyandı, kimler hala uyuyor takdir okuyucunundur.

Şair Eşref’ten de bir hiciv sunalım; ( Mehmet Eşref D.1846- Ö. 1912)

Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler
Hayâdan eser yoktur nafile bütün sözler,
Beyhude inat etme hemen sallabaşını,
Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını.
        Corona virüs geldi geleli, siyasetçiler sustu yalan, iftira, hakaret dibe vurdu; milli birlik canlanır gibi oldu. Virüs gittikten sonra yöneticiler aklını başına alır, ze- delenen milli birliği tam anlamıyla kurarlarsa, ekonomiyi rayına oturtmak çok kolay olur.
                      Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


25.03.2020 11:27:00

Rasim Gül

Yalan ve İftiranın, Mimarı Goebbels