Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar birden kapımızı çalmadı en az 8-10 yıldır geliyorum diyerek geldi. Çok geriye gitmeye gerek yok, 1980 ve 1990 larda da ekonomik sıkıntılarla karşılaşıldı. Tabiki bedeller ödenerek atlatıldı. Şu anki durumda bedel ödenerek atlatılacaktır. Sadece Cumhurbaşkanının çabaları yeterli olamaz.

       İktidar, muhalefete ve halka gerçekleri anlatmalı, muhalefet ve halkta bu gerçekleri kabul ederek birlikte, çözüm aranmalıdır. İktidarıyla, muhalefetiyle, bütün Sivil Toplum Örgütleri ve iş dünyasıyla ‘’Yeni Bir Çözüm’ ’de birleşilmeli ve ekonomi biliminin kanunları uygulamaya konmalıdır. Bunun dışındaki hiçbir yol doğru yol değildir.

        Aksi halde bu sıkıntı bütün siyasileri zora soktuğu gibi esnaf ve iş adamlarının ciddi bir kısmınıda yok eder.

        Güçlü ekonomi üreten ve ürettiğinden az tüketen ekonomidir. Türkiye ürettiğinden fazla tüketen hale gelmiştir. Türk Halkı ve Devleti Cumhur ve Millet İttifakının siyasi çekişmelerine feda edilmemelidir. Feda edilirse, iktidar ve muhalefete itibarsızlıktan başka hiçbir şey kalmaz.

        Türkiye’de sıkıntıdan kurtulunması ve devletin bekasının sağlanması, halkın rahatlaması için milli birlikten başka yapılacak bir şey yoktur. Aksini tarih yazmıyor. Türkiye hızla üretimi artırmalı, tüketimi azaltmalıdır. Üretim yapacak bütün yatırımcılar desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. İktidar muhalefeti, STK ları ve iş adamlarını azarlamaktan vazgeçmeli, muhalefette hataları köpürtmemelidir.

      Ekonomi, Maliyeye Uluslararası ilişkiler ve hukukun üstünlüğü, ehliyet ve liyakat, üretimin artırılması garanti altına alınıp tüm dünyanın güveni sağlanmalı, UNESCO’sun beş özel kriteri olan Özgürlük, Eşitlik, Hukuk, Bilim ve Sanat ilkelerine uyulmalı, onlarca defa değiştirilen ‘’İhale Yasası’’ ilanihaye değiştirilmeden, sade ve basit bir dille Avrupa standartlarına uygun hale getirilmelidir.

      Türkiye’de yapılan particilik siyaset değildir. Çünkü siyaset bir bilimdir. Bilim, iftira, dedikodu, övünme ve saldırmayla olmaz. Her bilimin kendine özgü kanunları olduğu gibi siyaset biliminin de ulusal ve evrensel kanunları vardır. Ben dedim oldu bu kanunlar içinde yoktur. Siz bu kanunlara uyduğunuz sürece bu bilime inanmış sayılırsınız. Aksi halde tamamen bilim dışı kendi aklınıza gelene göre siyaset yaparsınız.

      Ak Parti kurulurken yazdıkları ve söyledikleri Türkiye ve Dünya gerçeğine gerçekten büyük oranda uyuyordu. Ne yazikki her yıl yüzde 3-4 saparak, 20 yılda yüzde 60-80 değişti. 2022 yılının Ak Partisiyle, 2002’yılkını Ak partisi arasında benzerlik yüzde 10-20’yi geçmez. Deyim yerindeyse bu parti saniye bile geçirmeden fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyor. Hem kendi, hem millet ve devlet bir nefes alabilsin.

      Geç kalmadan, bambaşka bir siyaset, ekonomi, iş, üretim-tüketim, bilim, teknoloji, ilerleme, kimlik, kültür, din, tarih, görüşü yaratılması ve halka eğip bükmeden anlatılması vede kabul ettirilmesi şarttır. Nasıl bir millet olduğumuz, dostlarımızın kim olduğu, kimlerin dost olamayacağı ve dünyada hangi birlik içerisinde yer almamızın gerektiği de halk diliyle, halka anlatılmalıdır.

      Kişisel önyargılarla çağdaş bir yorum ve öngörü olmadan, dünyada saygın ve oyuna katılması istenen bir yapı sağlanamaz. Cesur, atak ama akıllı bir devlet politikasına Türkiye’nin şiddetle ihtiyacının olduğu bir süreç yaşıyoruz. Ne yazikki bu süreç günlük particiliğe ve yapılacak seçimlere kurban ediliyor.

      Kendi aleyhine olan ve kendi geleceğini tehlikeye sokan, siyasi kavgaları alkışlayan neredeyse bundan sadistçe zevk alan bir kısım taraftar, kesinlikle tuttuğu tarafın başına bela getiren küçük azınlık gruplardır. Ne yazikki bunların sesi daha çok çıkıyor. Buda geri kalmış ülkelere has bir durum. Bu kavga alkışçıları her zaman ülkelerini tehlikeli virajlara sokmuşlar, sonrada ortadan kaybolmuşlardır.

      İnsan ve vatandaş olarak bize düşen görev, önceki kuşaklardan farklı olarak, ülkemizin dar boğazdan çıkması için elden gelen katkıyı sunmak, bunuda bilgiyle, bilinçle ama aynı zamanda tutkuyla hatta bazende öfkeyle, usanmadan yorulmadan yapmak, kavgada taraf olmamaktır.          

   HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


11.08.2022 04:39:00

Rasim Gül

ÜLKE İÇİN HİÇ KİMSE, TEK BAŞINA BİŞEY DEĞİLDİR

ÜLKE İÇİN HİÇ KİMSE, TEK BAŞINA BİŞEY DEĞİLDİR