Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’yi anlamak için çok çaba harcadılar ama ne yazık ki anlamadan gittiler. Yerlerine başkaları geldiler, onlarda uğraştılar, çabaladılar onlarda anlamadan gittiler. Böylece 1938’den bu yana onlarca hükümet görev yaptı ve gitti. Bugün görev yapanlarda elbette anlamadan gidecekler. Gelme ve gitme demokrasinin gereğidir. Önemli olan İZ bırakmadır. Nesiller bu İZİ-Ülküyü takip ederek, ülkelerinin gerçeklerini ve kendi geleceklerini öğrenerek yollarına devam edebilsinler. Ne yazık ki 86 yıldır bu olmadı.
İktidarlar, halkın gerçeklerini öğrenmeyi ve onları mevcut durumları ile kucaklamayı ve adaletli davranarak, hakkaniyet ölçüsünde icraat yapmayı tercih etmediler. Yollarına taraflı davranmayı tercih ettiler. İktidarda kaldıkları süre oy sandığını önde tuttular. Takip edilecek, bir iz, bir yol, bir ideal, bir ülkü bırakmadan gittiler.
İktidarlar azda olsa hakkı, hukuku uyguladılar, birçok zaman da yok sayıp çiğnediler. Kendilerine göre gömlekler giydiler. Halkın giydiği gömleğe bakmadıkları için halkın iktidarı olamadılar. Gömleğin lafını ettiler, siyasetini yaptılar ama giymediler. Türk Milletinden bahsettiler ama köklerine inmediler. Dolaysıyla milletin ruhuna tercüman olamadılar. Yapmacık davranışlara da halk itibar etmedi. Geldiler ve 30 yıl içinde gittiler.
Batıya-doğuya, kuzeye-güneye, özellikle Amerika ve Rusya’ya özenmeyi başarı saydılar, konunun özüne inmeyi hiç düşünmediler. Yani yönettikleri halkı layıkıyla anlamadılar. Genelde özenti içinde iktidar yaptılar. 18 bin yıllık geçmişi olan yönettikleri halkı, milletler camiasında ilk üçün, beşin içine girdiremediler. Türk Birliğinin, ardından İslam Birliğinin alt yapısını yapamadılar. Dünyada ülkeyi yalnız bırakmayı başardılar.
Hükümetlerin, halkın çeşitli gruplara ayrılmasına müdahale etmeyerek kin ve iftiradan faydalanmayı siyaset kabul eden zihniyet, Milli Birliğin, tam manasıyla kurulmasına daima engel olmuştur. Türkiye’yi idare etmek için seçilmiş olanlar, idarede ehil olmak için mutlaka kursa tabi tutulmalıdır. Seçilenlerin büyük çoğunluğu, gününü ve yarınını kurtarma peşinde oluyorlar. Halbuki seçildikleri yerler bir geçim kaynağı yere değildir.
İktidar, muhalefet, Sivil Toplum Örgüt ve İş adamları münasebetleri sevgi, saygı, samimiyet ve ilmin dışına çıkartılmış, kurumlar arası diyalog hemen hemen ortadan kaldırılmış olduğundan, kimin ne dediği anlaşılmaz hale gelmiştir. İktidarı dinleyince Türkiye uçuyor, muhalefeti dinleyince Türkiye batıyor. Sivil Toplum Örgütleri ve iş adamları neredeyse ağzını açmıyor. Halkta ne yapacağını kestiremiyor. Türkiye bunların hiçbirine layık değil.
Türkiye 70-80 yıldır bizim adamımız hesabına göre yönetilmiş ve yönetilmeye devam ediyor. Başka grubun adamları sayılanlarda ağzı ile kuş tutsa önem verilmemiştir. Aynı görüş bugünde devam etmektedir. Bilumum yöneticiler basiret ve izan diliyorum.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.