İnsanlarımız düşünmeyi pek sevmez hatta akıl etmez, dedikoduyu sever. Çünkü dedikodu hem kolaydır hemde zahmeti ve maliyeti yoktur. Duyduğunu- duymadığını eğer büker işine geldiği gibi ayar verir ve anlatılır. Daha berbatı toplumun bu zırvaları dinleyip üzerine kar payını koyarak başkasına anlatmasıdır. Demek ki boş konuşmanın ciddi bir pazarı var.

Bu halde bulunan toplumların yüzde yüzü, Monarşi, Meşrutiyet, Otokrasi ve teokratik sistemlerle yönetilmekten ve despotizmden kurtulamamaktadır. Türk ve İslam Âleminin acı gerçeği de maalesef budur. Düşünmeden akıl etmeden yaşamayı sevmesi. Ancak başı taşa değdiği zamanda yeri, göğü inleterek kendinin dışında suçlu arayarak tatmin olması.

İlahiyatçı ve Sosyal Bilimci, Prof. Dr. Niyazi Kahveci Çağımız ve Türkiye; Düşün ve Bilim Alanları, eserinde ‘’Düşünmeye ve düşünüşe, Türk ve İslam âleminde önem verilmediğini dolaysıyla çağın gerisine düşüldüğünü iddia ediyor.’’ 

Kahveci’ye göre ‘’ Türk ve İslam Âlemi düşünme ve akıl yürütmede sınıfta kalıyor. Düşünemeyen toplumlar, düşünce ve fikir üretemiyor. Dolaysıyla bilim ve teknolojisini de geliştiremiyor. İcatta yapamıyor, başkalarının icatlarını kopya ediyor. Kopyeciliktende bağımsızlık elde edilemiyor.’’ 

Türk ve İslam Âleminin,  başarılı olduğu dönemlere baktığımızda kılıç kuvvetini görüyoruz. Köroğlu’nun söylediği gibi ‘’ Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu.’’ Yani güç kılıçtan kafaya yani teknolojiye geçtiğinden beri bu âlem bağımlı, yarı hür, yarı aç binlerce senedir ayakta sallanıyor.

Cumhuriyetle birlikte, bilime, teknolojiye, fikre, düşünmeye, felsefeye önem verilmeye başlanmış ne yazikki uzun sürdürülememiş, montaj sanayiye ve taklitçiliğe geçilmiş, halen de devam edilmektedir. Üstelikte dolaylı ve direk CUMHURİYETE ve demokrasiye çatılarak bu unsurları suçlu göstererek hür düşüncenin önü kesilmek istenmektedir. 

Kahveci düşünüş safhalarını yedi bölüme ayırmış: ‘’1- Biyolojik Düşünme (hayvanlarda da var), 2- Sihirsel Düşünme (büyü-totemizm ve olağanüstü güçler), 3- Mitolojik Düşünme (hikâye, masal ve efsane), 4- Tanrısal Düşünme (Tanrı’yı hakkıyla kavrama ve algılamaya ulaşma), 5-Dinsel Düşünme (bütün olaylara din açısından bakma),

6-Felsefi Düşünme (bilginin, bilimsel olarak araştırılması), 7-AKILCI ve BİLİMSEL DÜŞÜNME’’ (hayatın üzerinde döndüğü düşünüş biçimi) olarak izah ediyor. Türk ve İslam âlemi; Sihirsel, Mitolojik, Tanrısal v Dinsel düşünüşleri öğrenip, Felsefi, Bilimsel ve Teknolojik düşünmeye ulaşamamıştır.’’

Herhangi bir partili olur, olmazsınız veya inanç ve kültürel dernekler içinde faaliyet gösterebilirsiniz hatta hayatta hiçbir sosyal faaliyet içerisinde olmayada bilirsiniz.
 Ancak düşünmede hangi aşamada olduğunuzu bilmek zorundasınız. Akılcı ve Bilimsel düşünmeye gelememiş iseniz, yüzlerce senede olduğu gibi daha yüzlerce sene, biat ederek idare edilmeden asla kurtulamazsınız. Çağdaş ve modern ülke olamazsınız.
 
Ülkemiz, hiçbir zaman Felsefi, Akılcı ve Bilimsel Düşünmeyle ilgilenmemiş, hatta ilgilenenlere de iyi gözle bakmamıştır. 2021 yılına girdiğimizde dahi halen sihirsel, mitolojik, Tanrısal ve Dinsel düşünce çok geniş taban bulmaktadır.

Dolaysıyla birilerinin hâkimiyetine ve ona baş eğmeye devam edilmektedir. Bu da Allah’ın verdiği aklı, kullanarak düşünmemede ayak diremekten ve karşı gelmekten başka bir şey değildir. Düşünmeme ve aklı kullanmama siyasetçilerin ve idarecilerin işine gelir, halkı aldatmakta hiç güçlük çekmezler. Halkı uyandırmak, medeniyeti yaşatmakta filozofların işi ne yazikki oda bizde yok.

Çağı yakalamak, Felsefi, Akılcı ve Bilimsel düşünme ile olacağından, Devletimiz bu düşünüşe karşı tavır aldığından halkımızın da hazırcılık hoşuna gidiyor. Halkımız çağdaş yaşamayı seviyor, ancak çağdaş düşünemediğinden, Çağdaş düşünen ve üreten toplumların sömürüsünden ve baskısından kurtulamıyor. Elbet bir gün tam hür olmanında bir bedeli olduğunu idrak edecek.

 Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve sair ülkeler bilim ve teknolojik üstünlüklerinden, Türk ve İslam Âleminin haklarına, hukuklarına önem vermiyorlar. Bu âlem teknolojik ve uzay çağına geçmediği sürece hep böyle olacaktır. Bağırıp çağırmak ve beddua ile durum değişmeyecektir.

       Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


22.01.2021 07:44:00

Rasim Gül

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ, HÜR DÜŞÜNCE ve AKLIN SALTANATINDA

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ, HÜR DÜŞÜNCE ve AKLIN SALTANATINDA