Hür insan ve hür basın sözü çok güzel ama bizim ülkede bu hiç olmadı, olacak gibide gözükmüyor. Karamsar değilim, umutsuz da değilim ancak insanımız hür olmaktansa birilerine, bir yerlere bağlı olarak yaşamaya alışmış.
Dolaysıyla hür olmanın ne olduğunu hiç tatmadığı için böyle bir şeyi aramıyor da. Balıkların sudan çıkınca yaşayamadıkları gibi. İnsan bir salise düşünebilse kendisinin balık, kurt, kuş olmadığını anlayacak ve kendine gelecek.
Biat ederek yaşamak bağımlılık kazandırmış olmalı ki asla biattan asla rahatsız değil maşallah. Hâlbuki yaradılış genlerinde hür olma ve hür yaşama var ne yazikki bu genlerden de habersiz. İnsanlarımızın birçoğu ben hürüm diyebilir, gerçek hürriyetten bihaber olduğu için garibim mevcuttan mutlu olabilir.
Hür insanın basit tarifi, namerde değil merde bile muhtaç olmayan, müşkülleri ve ciddi sorunları olduğu anlarda, yardım için birilerini aramadan müşkül ve sorunları çözülebiliyor mu? Mevcut ve geleceğinden emin olabiliyor mu? Evlat ve iyalinin de mevcut ve geleceğinden emin olabilenlere diyebiliriz.
İnsanımız, dar günde lazım olur inancıyla partili, tarikatçı, cemaatçı, dernekçi, vakıfçı oluyor. Bu kuruluşların neyi nasıl yaptığını bile sorgulamadan içinde yer alıyor. Olumsuzlukları gördüğü hallerde bile çıkmıyor veya çıkamıyor. Bu gün nüfusun % 90’ı böyle.
Hür insanların yani kendi kendine yeterli olanların en fazla % 5-10 olduğu bir ülkede bağımsız basın Allah aşkına nasıl olabilir? Olduğunda da nasıl yaşayabilir? Başına bir musibet geldiğinde istisnasız bütün insanlarımız, yaşatmak için en ufak bir gayret göstermediği basından kendisine sahip çıkmasını isteyebiliyor.
Yardım istemek doğru ve tabii bir şey ama sen basını paranla, pulunla, duygularınla destekleyip yanında olarak onu güçlendirme yerine güçsüz kalmasına çanak tuttun. Amiri, memuru, siyasetçisi, iş adamı, STK’ları ve bilumum kuruluşları güçten yana olma yarışına girince, terazinin ADALET kefesi elbette havada kalıyor.
Yaşantım içerisinde, haksızlık ve hırsızlık yaparak bişeyler elde edenlerin tamamının kat kat fazlasıyla bedel ödediklerine şahit oldum. Ne yazikki ders alma oranının çok ama çok düşük olduğunu da gördüm. Düşünüyorum ve bekliyorum aceba insanlar paraya ve güce tapmaktan ne zaman vaz geçecekler de ülke huzur bulacak?
Tarihin ve geçmişin hatta mevcudun dahi doğru dürüst anlatılmadığı ülkemizde, idarecilerimiz, siyasetçilerimiz ve iş adamlarımız ne zaman kendine gelerek bu halkı kandırmaktan, yalan yanlış şeyler öğretip kafalarını karıştırmaktan vaz geçecekler?
Geçmiş zaman içinde olanlardan ve olmayanlardan hareketle bu gün kavga çıkarmak aceba kimin işine yarar veya kim neyi kapatabilir? Herkes bilir ki bu milleti ve devleti sevmeyenlerin işine yarar ve kimsede yanlışını kapatamaz.
Geçmişimizden ders almak için insanlarımıza elbette geçmişimiz yani tarihimiz ve gerçekler nesillere anlatılmalıdır. Ama gerçekle sadece gerçekler olmak üzere.
Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.