Türk halkı,para, şöhret getirmeyen veçıkar sağlamayan işleri sevmiyor. Para, şöhret için akraba, arkadaş, dost, inanç, kültür, mezhep, meşrep, gelenekrahatçafeda ediliyor.Sivil Toplum Örgütlerine,Partilere,Belediye ve il Genel Meclis üyeliklerine, Vakıflara, Kamu Şirketlerine, Kızılay, Yeşilay,Çocuk Esirgeme kurumuna,Federasyonlara, İşçi, Memur Sendikalarınayönetici olmakiçin gayri meşru mücadele başarı sayılıyor.Maalesef Türk Halkı, gayrimeşru mücadeleyi kabullenmiş durumda. Dolaysıyla inanç, ahlak, kültür ve kanunlar ihlal edilebiliniyor. Edenlere de toplumda gözü açık ve başarılı muamelesi yapılıyor, saygı bile duyuluyor.
Halkımız, para ve şöhret getirmeyenişlere hor bakıyor. En karlı kurumlar da inanç kurumları ileKamu Şirketlerinin Yönetim kurullarıönde geliyor. Bu kurumlarda şöhret, para kazanma, saygın olma söz konusu.Başkan ve yönetim Kurulu üyelerinin aldığı ücretler, Asgari Ücretin 10-20 katına varabiliyor. Tarikat ve Cemaatler kapalıçalıştıkları için kimse onlara ne aldıklarını soramıyor, yazamıyor. Uğur Mumcu, İlhan Darendelioğlu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalıgibionlarca yazar ve gazetecisorguladı, yazdı ama sonları iyi gelmedi öldürüldüler.
Daha havalisi, sınırsız kazançlı ve dünyanın her yerinde geçerli ŞÖHRET ve PARA getiren MASON teşkilatlarıdır. Bu teşkilatlar, İsrail’e yani Yahudiliğe bağlı olduğu için,Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’ne daima zararı olmuş ve olmaya devam ediyor.Masonluğa üye sayısının hızla arttığı dolaysıyla Loca sayısının 2024 yılı itibarıyla,50.000’ne ulaştığı bildiriliyor.İstanbul’da ilk Mason Locasının 1720’de Galata’da açılmış olması dikkat çekicidir. Müslüman mahallesinde, salyangoz satmak gibi bir durumdur. Yüksek rütbelilerde üye olmuştur.
Para ve şöhret getiren diğer kurum ve kuruluşlar partilerin arka bahçesi olan sözde Sivil Toplum Örgütleridir. Bunların adlarını saymıyoruz. Yetmişinden sonra savcılara ifade verip, hakimlerin karşısında hazırolda durmak istemiyoruz. Adları ve amaçları çok güzel olan bu kuruluşların insanları kandırmasını doğru bulmuyoruz. Partilerin üye sayısı milyonları buluyor. Parti başkanları da üye sayısı ile övünüyorlar. Halbuki mevcut üyelerin en az yüzde 60- 70’şi kendine veya ailesine iş bulma, şöhret sahibi olma, övünme ve çıkar sağlamak için üyeliğe devam emektedir. Aynı oran cemaat ve tarikatlar, bazı dernekler içinde geçerlidir. Türk Halkı bu yanlıştan kurtulmalı, kurtarılmalı.Durum yüzme bilmeyenin kurtulmak için çırpındıkça boğulduğuna benziyor.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.