Tarihe mührünü basmış, İmparatorluk kurmuş, çağ değiştirmiş, bir imparatorluk ve onlarca devlete son vermiş, İslam adına tüm Avrupa, Asya, Ortadoğu ve Balkan ülkelerini karşısına almış bir milletin elbette dostlarında fazla düşmanları olacaktır. Elbette dirilişi korku ve heyecan yaratacaktır.

Genç nesillere, başımıza gelenleri kısaca anlatmak dolaysıyla dost ve düşmanlarımızı bilmeden tedbir alınamayacağını anlatmak lazım. Boş laf ve particilikle, bilime önem vermeyerek kuru iddia ile kalkınılamayacağını da önce gençliğimize ve halkımıza da anlatmak lazım. 
 
BİR: TÜRKİYE, Rusya’nın yayılma sınırları içinde yer almaktadır. Tarih iki milleti sınırdaş yapmış, med-cezir misali biri büyüdümü öbürü küçülür. 1711 Purut Savaşından bu yana 310 yıldır Türkiye küçülür, Rusya büyür.
.
İKİ: Rusya’nın amacı Akdeniz’e inmek olduğundan, gözü Boğazları geçerek Akdeniz’e inmekti. Suriye’ye yerleşmekle şimdilik onu da becerdi. Rahatça Akdeniz’e açılabiliyor.

ÜÇ: Asya Türk Cumhuriyetlerini, asla TÜRKİYE’ye kaptırmamaktır. Turgut Özal, Türk Devletler Topluluğu, Karadeniz İşbirliği Kurmak istedi hayatıyla ödedi. Şimdiki devlet başkanımız, Rusya’yı kızdırmamak için bu konulardan bahsetmiyor. Tarihi gerçekler gereği elbet bir gün TÜRK BİRLİĞİ kurulacaktır.

DÖRT: Rusya, şimdilik KIRIM ve KAFKASLARA çökmüştür. Elbet bir gün Kırım ve Kafkaslar, Rusya’nın işgalinden kurtarılacaktır.

BEŞ: Rusya, 1984 yılından bu yana Türkiye’nin Güney ve Güneydoğusu, Irak’ın Kuzeyi, Suriye’nin Kuzeydoğusu ve İran’ın Kuzeybatısını kapsayan bölgede devlet kurmayı amaçlayan PKK’yı, Rusya’da Amerika gibi korumaktadır. 
Türk asker ve polisine saldırılar düzenleyen, halkı ve çocukları katleden, yasa dışı ayrılıkçı PKK, PYD ve YPG ye Rusya, Moskova’da irtibat bürosu açtırmıştır.

ALTI: Rusya; Suriye, Irak ve Libya’da velhasıl Uluslararası hiçbir zeminde Türkiye’nin yanında olmamıştır. Türkiye’deki Rus sevicileri bir tek namuslu örnek veremezler.
Dünya’daki bütün komünistler önce kendi ülke vatandaşlığını ve tabiatlarını kabul edip söylerler sonrada Rus ve Çin’den bahsederler. Türkiye’de ise tam tersinedir, kendi ülke vatandaşlığından ve tabiatından bahsetmeyi gericilik ve faşistlik sayarak hainlik yaparlar.

 MİLLİ meselemiz olan bu özet tespitleri, HÜR ve BAĞIMSIZ yaşamak isteyen her Türkiye Cumhuriyeti genci ezbere bilmelidir. Bunları bilmenin, sağcı, solcu, ülkücü, devrimci, İslamcı, faşist, komünist ve herhangi bir partili olmakla hiçbir alakası olamaz. Bunların biriyle alakalandıranalar ya gafil, ya cahil ya da katıksız HAİNDİR.
Diğer yazılarımızda Amerika, Avrupa ülkeleri ve Çin’nin ne ifade ettiğini anlatmaya çalışacağız. Rusya’dan başlamamızın özel bir nedeni yoktur. Sadece şu an uygulanan dış politikada sanki MOSKOF MASUMMUŞ gibi bir görüntü çıktığındandır. Ezel ve Ebed olarak, Türkün yüzyıllardır Rus ve Çin baş belası olmuştur, olmayada devam edecektir. Bunun unutulmaması lazım. 

Türk Milleti; Tarihini, Atasını ve Töresini ne zaman unutmuş veya görmemezlikten gelmişse başına gelmedik kalmamıştır. Ne zaman bilim, adalet, üretim ve teknolojide geri kalmış ve ehliyete liyakata önem vermemişse ya hürriyetini kaybetmiş ya da yarı hür olmuştur.

1568’den 1917’ye kadar 350 yılda sadece, 16 Osman Rus savaşı olmuş 11’i Rusya’nın üstünlüğü ile sonuçlanmış, ikisini Osmanlı kazanmış, üçünde de karşılıklı anlaşmayla barış imzalanmıştır. Görülüyor ki büyük oranda Rusya kazanan taraf olmuş.
Ruslar yakın tarihte Yeşilköy’e kadar gelmişler, Avrupa’nın müdahalesi ile geri çekilmişlerdir. Yine yakın tarihte Rusya Kars ve Ardahan bölgesini isteyecek kadar ileri gitmiştir.
Rusya 1936 yılında imzalanan Montro Boğazlar Sözleşmesine itiraz etti. 1945 den 1950 yılına kadar geçen 7 yıl süreyle, Stalin Doğu Anadolu toprakları üzerinde hak iddia ederek Rusya’ya verilmesini istedi.

Tarih bunları yazmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ’de nesillere masal yerine, gerçeklere milli mesele olarak yaklaşıp öğretmeli ki Türk evladı istiklalini, istikbalini, vatan ve bayrağını korumayı öğrensin ve gerekeni yapsın. 
   Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.