Değerli okurlarım,
Kafalarımızda çözümünü bulamadığımız öyle çok sorular var ki, hangisi cevap bulacak, ne zaman bulacak, bulunca ne olacak... vs. gibi yeni sorularda beraberinde artıyor.
O haklı bu haklı şu haklı kimi dinlesen o kendince haklı, burada haksız olan kim vatandaş mı haksız? Hayır o zaten haklı…
İçinde bulunduğumuz pandemi durumu yeteri kadar korku psikolojisi oluşturdu. Bu da birtakım sorular oluşturuyor, ben de mi Covid’im? Ya olursam? Ya ölürsem? Ne zaman geçecek? Ya böyle sürerse? Ekonomi ne olacak? vs.
Haydi bunları da geçelim,
Evimizde oturup televizyon kanallarına dokunmadan önce üç İhlas bir Fatiha okur duruma geldik. Neden mi? Allah rızası için bir yerde güzel, olumlu bir haber olsun. O onu dedi, bu bunu dedi, dinleyenler ne dedi ya da diyebildi. Olumsuzluğu ifade eden ne kadar kavram varsa almış, iyiliği anlatan ne kadar kavram varsa kapı dışarı etmişiz. Evet biz bu değiliz. Bizler yüce bir dinin mensupları, büyük bir medeniyetin çocukları olarak, bu durumu sorgulamamız lazımdır. Neden? Niçin? Niye?
Bu vatan ne zorluklarla kazanılıp bizlere emanet edilmiş. Bu kazanımların ruhunu bilemedikten sonra günü kutluyor formalitesini tamamlamak bir şey kazandırmıyor.
Bizler birinin beyaz dediğine diğerinin siyah demesi zorunluymuş gibi davranış içerisindeyiz. Oysa doğru tektir. Milletin huzuru için şahsi çıkarlarımızı bir kenara atıp tek olan doğruda beraber olmak gerekir.  Kardeşim, ölümlü dünyada ölümlerden bile ders çıkaramıyoruz. İnsan önce “can, güç, ikrar, adalet, kemal” kavramlarıyla insandır. Bir umut verin ki geleceğe umutla bakabilelim. Kafamızdaki sorulara olumlu cevaplar oluşturalım. Olumsuzlukları aşılmayacak dert gibi algılamayalım. “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.” (İbrahim Hakkı)

 


26.03.2021 10:52:00

İshak Pekgöz

SORUNLAR SORULARI MI DOĞURUYOR?

SORUNLAR SORULARI MI DOĞURUYOR?