Sevgi ve güven somut bir şey değildir, gözle görülüp elle tutulmaz ancak hissedilir ve yaşanınca ortaya çıkar. İnsanoğlunun sevgi yüreğinde yoksa güven otomatikman ortadan kalkar. Çünkü sevgiden mahrum olan, kendinin ne olduğunu bilmez ki güvenilir olsun. Sevgisiz büyüyen her çocuktan her an her şey beklenir.

Sevginin olmadığı yürekte doğal olarak merhamet ve vicdan da olmaz. Sevgi, merhamet ve vicdanı olmayan insanlar dan olumlu bir şey beklemek beyhudedir. Tabi olarak güvenilir de olamazlar. Güvenilir olamayan insanlara mu milletin ve Devletin meseleleri emanet edilebilir mi, edildiğinde meselelerin başına nelerin geleceği meçhuldür.

Sevgi, güven, merhamet ve vicdanın gelişmediği bir insanla, herhangi bir hayvan arasında fiziksel farktan başka bir fark yoktur. Bu tip insanda, hayvanda şunları iyi bilir. Yaşama, karnını doyurma, üreme ve becerdiği kadar kendini koruma. Bunlarda hayatını devam ettirme unsuru doğuştan mevcuttur. İnsan kendini test etmelidir ki hayvandan farkının ne olduğunun farkına varsın.

Eşitliğe gelince, düşünme üretemeyen ve aklını geliştirerek çalıştıramayanlar eşitliğin ne olduğunu kavrayamazlar. Ülkenin ve Dünyanın böyle olduğunu sanırlar. Bu gün Ülkemizde eşitlik kavramının ne ifade ettiği büyük oranda bilinmemektedir. Bu durumdan da en fazla memnun olanlar, siyasetçilerimiz ve inancı temsil edenlerdir.

Adalete gelince, insanımız genelde haklarını, cumhuriyeti, demokrasiyi kavramadığından, öğreten de olmadığından adaleti arama yerine Allah’a havale etme yolunu seçmektedir. Egemenlerde vatandaşın bu durumundan son derce memnunlar, aksi halde keyifleri bozulacak.

Sevgi, güven, merhamet, vicdan, eşitlik ve adalet kimlerin elinde? Türkiye’de bunlar tamamen siyasetçilerin ve din adamlarının elinde. Bu iki kesim sevgiyi, güveni, merhameti, vicdanı, eşitlik ve adaleti sağlıyorlar mı veya sağlamak istiyorlar mı? Sanmıyorum. Bu değerleri siyasetçi ve din adamlarının yaşaması gerekiyor.

Osmanlı topraklarında yaşayan bütün unsurlar 18.ci yüzyıldan, 1923 yılına kadar değerler üzerinde bir eğitim görmediler. Cumhuriyet kuruluşu ile insanımızı tabalıktan vatandaşlığa geçirdi ama ne yazikki vatandaşlık haklarını veremedi. İnsanımızda vatandaşlığının halen bilincini kavrayamadı. 

Çok partili sisteme geçtikten sonrada, siyasetçiler ve din adamları el ele vererek kendi durumlarını sağlama alma derdine düştü. Halende en üst seviyede devam ediyor. Halkın her kesimindeki yöneticiler bir gün kendilerinin de gideceğini hiç düşünemediler.

Ne zaman sevgi, güven, merhamet, vicdan, eşitlik ve adalet yaşamımıza hâkim olur? Din adamları söylediklerini yaşadığı, politikacılarda vaatlerini yaptıkları ve siyasi çıkarları için ayırımcılık yapmayı bıraktıkları zaman diyebiliriz.

Binlerce örnek verilebilir ama biz birini yazacağız, Konya kadar olan Hollanda’nın tarım ürünleri ihracatı 120 milyar Avro, Türkiye’nin ise yaklaşık 20 milyar Avro. Bu halimiz her vatandaşa ders olması gerekir. Ne yazikki hesap veren yöneticide yok, hesap soran halkta yok. Demek ki herkes halinden memnun. 

Dileğimiz, din adamlarımız ve siyasetçilerimiz, insanlarımızı birbirine düşürmesinler. Konuşurken karşılarında 85 milyon olduğunu düşünerek edepli konuşmaya mecbur olduklarının farkına varsınlar.
Bırak diğerlerini, kendi ülkesinin insanlarını sevemeyenler, Allah ve onun peygamberini sevdiklerini nasıl iddia edebilirler

 Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.
                                 


28.02.2021 06:46:00

Rasim Gül

SEVGİYİ, GÜVENİ, EŞİTLİĞİ ve ADALETİ KİM YOK EDİYOR?

SEVGİYİ, GÜVENİ, EŞİTLİĞİ ve ADALETİ KİM YOK EDİYOR?