Türkiye’de 83 yıldır Milliyetçi FİKİR iktidar olamadı. 83 yılda bütün görüş ve düşünceler iktidar oldu ve ülkeyi yönettiler. İmparatorluk bakiyesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Dünya’da gelmesi gereken yere gelemedi. Şu an dahada uzaklaştı, süper ülkelerle ara daha da açılıyor.
Milliyetçilik, millet gerçeğinden hareket eden bir fikir akımıdır. Millet ise; aynı topraklar üzerinde yaşayan, kaderde, kıvançta ve gelecek inancında bir olan insan topluluğudur. Bilimde, teknolojide, icatta Dünya’da ön almaya inanan, kalkınmış ülkeler liginde oynamaya azimli ve kararlı bir topluluktur.

Türkiye’nin Dünya’daki yeri, Amerika, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’nın olduğu yerdir. Daha açığı beşler diye bilinenin, altıncısı olmasıdır. Bu gayet doğal tarihsel ve kültürel hakkımızdır. Türkiye, 300 milyonluk Türk ve 1.8 milyarlık İslam âlemini yanına alacak, tarihi geçmişe ve kültüre sahiptir.

Ancak önce aslına dönmeli dilini, dinini işgalden kurtarmalıdır. Bu konuda; Nurettin Topçu, ‘’ …Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı, ruh cephesinde henüz başlamadı…’’ Ve ‘’…Bu topraklar üstünde filan, filan yok, insan ve vatandaş var olduğuna inandığımız gün, Türk Rönesans’ı doğacak ve Türkiye o zaman kurtulacaktır…’’ Ve ‘’…İnsanın, insan olarak, değeri yoktur…’’ fikri kabul edilip gereği yapılırsa, çağ yakalanacaktır

Sadece Topçu’nun kurduğu, üç cümle bile milliyetçi fikrin iktidara gelmesinden başka, yolun olmadığını gösteriyor. Bu yol, Tuğrul ve Çağrı Bey, Süleyman Şah ve Osman Bey yoludur. Selçuklu ve Osmanlı buradan Dünya Devleti olmuştur.
Artık Dünya’da en itibarlı devlet modeli; Milli-Üniter, Demokratik devlet modelidir.
 
Türkiye için gerçek de böyledir. Osmanlı Coğrafyası hayali ve Müslüman kardeşler, ıhvan muhabbetiyle, itibarlı Türkiye inşa edilmesinin mümkün olmadığı hatta zararı olduğu uygulama ile sabit olmuştur. Mısır’da Sisi, diğer tarafta, Yahudi ve Ermeni, iniş-çıkışlı Amerika, Rusya, İran ve Çin’le, ne olduğu belli olmayan Avrupa ve Arap ülkeleri, politikaları, devlet ve milletimizin önüne kalın duvarlar çekmiştir. 

Milletimizin önüne çekilmiş bütün duvarları yıkmak şarttır. Bunun yoluda, Alpaslan, Süleyman Şah, Osman Bey, Birinci Murat ve Atatürk’ün yoludur. Büyük Türkiye’yi kurmak için, Milliyetçi Düşünce, kendi içindeki dağınıklığı (‘’Fetret Devri’)ni bitirip, halkı anlayarak iktidar yolunu açmalıdır. Bu tarihi bir görevdir, üç kuruş ve bir koltuk için harcanmamalıdır.
Öbür taraftan; muhalif olmak ve muhalefet yapmak da gerektiği şekilde tarihte hiçbir zaman becerilememiştir. İnsanlar neden muhalif olur veya muhalefet yaparlar? Bunu da iyi anlamak ve anlatmak gerekir.
Kişilere mi, davranışlara mı, fikirlere mi, sadece muhalif olmak için mi, beceriksiz ve boş olmanın kapatılması için mi, parsadan PAY alamadığı için mi? 
83 yıldır hiçbir muhalefet, kendini halka anlatarak onayını alamadı.  Dünya şartları, Türkiye’de muhalefeti iktidar, iktidarı muhalefet yaptı. Dolaysıyla iktidar- muhalefet, yönettiği halkı anlamadan iktidar ve muhalefet oldu. Görevini yapma yerine kavgayı ve halkı bölmeyi seçti ve bölmeye devam ediyor.

21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye’yi birleştirerek yönetme ve Devleti rayına oturtma görevi Milliyetçi fikre gelmiştir. Bu göreve talip olmak ve becermek içinde öncelikle arada kalmadan, kuyruk olmadan kurtulunması lazım. Kin, çekememezlik, intikam ve makam hırsından kurtulunması şart.

Bölünüp parçalanmadan kurtulup, Milli Birliğin kurulması gerekir. Bölünmüş, parçalanmış, kamplara ayrılmış toplum yapımızın hiç zaman kaybetmeden tamiri lazım. Milli içinde diğer akımları da yanına alan bir yürüyüş, lazım. Ülkemizin 1830 lardan bu tarafa geçen yaklaşık 200 yıllık bir tecrübesi vardır.
 
Çanakkale’de kimlerle birlik olup şehit olunarak, işgalcilere mani olunmuşsa,  Sarıkamış’ta kimlerle birlik olup donarak şehit olunmuşsa, 1920 de Büyük Millet Meclisi kimlerle kurulmuşsa aynı birlik ve beraberlik ruhu neden tesis edilmesin. Tabiki bunun için millete- şeksiz- şüphesiz samimi inanmak lazım.

Sünni Türkler, Alevi Türkler ve Kürtler yok, birbirinin ayrılmaz parçası olan bir ruh, azim ve inanç var. Bu üç asıl unsur, asırlar boyu bunu ispat etmiştir. Yapılacak iş siyasetçilerin yanlışını düzeltmek ve kırgınlıkları kaldırmaktır.
Tanzimatçılar, Islahatçılar, İttihatçılar, Batıcılar, Doğucular, İslamcılar, Kemalistler daha ne kadar varsa 250 yıl içinde hepsi iktidar oldu. Devleti ve Milleti yönetti. Şimdi sıra haklı olarak milliyetçi görüşe geldi.

Milliyetçi görüş ve adalet merkeze konulup, Sünni-Alevi ve Kürdün, vatanın asıl sahibi olduğu net bir şekilde kabul edilmelidir. Batıcılar, liberaller, İslamcılar, sosyalistler ve daha hangi görüşler varsa birlikte çalışma şartları, namusluca açıklıkla ortaya konulup hedefe yürünmelidir.
Bu yolun projesini, 100 yıl evvel Ziya Gökalp ve Atatürk ve arkadaşları çizmişti. Dünyanın ateş içinde olması, Gökalp’ın ölümü ve Atatürk iktidarının kısa sürmesi dolaysıyla proje bu güne kadar uygulanamamıştır.

Şimdi Türkiye’nin milliyetçi fikir tarafından derlenip toparlanmaya ihtiyacı var. Tek şart, vaz geçilemeyecek şart, milli meselelere particiliğin karıştırılmamasıdır. Seçim sandığı hesaplarının yapılmamasıdır. Hatta Amerika gibi parti teşkilatları seçimden sonra, öbür seçime kadar faaliyet göstermemelidir.

Bugüne kadar Milliyetçi Fikir, Batıcıların, İslamcıların, Osmanlıcıların, Materyalistlerin, Faşistlerin, Komünistlerin, Liberallerin, baskısında kaldı. Hücumlarına, iftiralarına, aşağılamalarına 250 yıldır muhatap oldu. Dağınıklık hariç bu baskılara rağmen dimdik ayakta durdu ve milletin gönlüne taht kurdu.

Yeter artık, bütün partilerde bulunan, geride duran, şahıslarına yapılan muamelelere kırılan ve yüreği Türkiye Cumhuriyeti için çarpanların, dağınıklığı bırakıp güç birliği yaparak makûs talihi yenip ülke için kurulan tuzakları kırmaları gerekmektedir. 
Büyük Selçukluyu 1037’de Tuğrul Bey, Anadolu Selçukluyu Kutalmışoğlu Süleyman Şah 1075’de,  Ertuğrul Gazi oğlu Osman Bey, Osmanlıyı 1299’da nasıl kurduysa Milliyetçi görüşte birleşerek Büyük ve Güçlü Türkiye’yi kurmalıdır.
Ülkemizde, sivillerden oluşan, gönüllülere SEMEN deniliyor. Semen, Kızıl günde (zor günde) görev yapanlara deniyor. Kimsenin emir komutası ve çağrısı olmadan ‘’Kızıl Günde’’ Semenler görev yapmak için toplanıyor. 
Ülkemiz dar ve zor günde ‘’Kızıl Günde’’. Milliyetçilerin Seymen ruhuyla hareket etme günüdür.

Ülkenin hiç vakit geçirmeden ‘’ONARIM’’ ve ‘’İYİLEŞME’’ programına ihtiyaç olduğu kaçınılmaz hale gelmiştir.
                   Biz hep birlikte Türk Milletiyiz.

Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


9.05.2021 03:07:00

Rasim Gül

MİLLİYETÇİ FİKİR, İKTİDAR OLMALIDIR

MİLLİYETÇİ FİKİR, İKTİDAR OLMALIDIR