Halklar, Milli Dillerini, Milli Edebiyatlarını ve Milli Tarihlerini yaşadıkları ve yaşattıklarında ‘’MİLLİ BENLİKLERİ’’ oluşur. Bilimsel olarak ‘’Millet Olma’’ vasfının kazanarak ‘’ Milli Egemenliklerini’’ ilan edip devletlerini kuruyorlar, Aksi halde yıkılıp gidiyorlar. En belirgin örneği Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarıdır. Irak, Suriye ve Libya’yı sayamayız. Çünkü millet olamadıkları için devletlerini kuramadılar. Onun bunun kuklası olmayı tercih ederek yaşadılar ve yaşıyorlar. Milli Benliklerini yaşadıkları tarihte kurulan Selçuklu ve Osmanlı devletleri, İmparatorluğa geçince ne yazık ki durum değişti. Milli benlik zayıflamaya başladı, yerini çok kültürlülük aldı. Türk dili, edebiyatı ve tarihi, azınlıkların ve diğer toplumların dili, edebiyatı ve tarihinin etkisinde kalarak milli benliği korumaya gücü yetmedi ve yıkıldı. Selçuklu: kurulurken; sultanların adları: Selçuk, Tuğrul, Alparslan (Türkçe) dır. Çökerken: Kevhosrov, Keykubat, Keykavus (Farsça) dur. Osmanlı: Kurulurken; kuranların adları, Ertuğrul, Ataman, Orhan (Türkçe)dir. Çökerken: Abdülmecid, Abdulhamit, Abdulaziz (Arapça) dır. Kendi Milli Benliğini unutan topluluklar, başkalarının avı olmaya mahkûmdur. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, Selçuklu ve Osmanlının başına gelenler dikkate alınarak hareket edildi. Ama bugün o noktadan çok uzaklaşıldı. Milli Türkçe, Milli Edebiyat ve Milli Tarih işgal altında. Adım, adımda işgal gelişiyor. 1945’te Birleşmiş Milletlere üye olmak için Milli Benlikten taviz verildi. Dolaysıyla Amerika ve Batı devletlerinin tesiri altında kalınmaya başlandı. 1945’ten günümüze kadar 79 yılda, eğitim, kalkınma, dış politika da akla sığmayacak tavizler verildi. Verilmeye de devam ediliyor. Arap, Fars, Amerika ve Batı kültür emperyalizmi, Türk Kültürünü ezdi. Bunlar yetmedi, 1959 yılında Avrupa Birliğine baş vuruldu. Aradan 75 yıl geçti halen eşikte bekletiliyoruz. Bütün hükümetler, Milli Benlikten taviz vermeye çalıştı ama yine olmadı. Avrupa halkları, Fatih’in İtalya’daki OTRANTO şehrini 1480 yılında kuşatıp almasını, 1529’da Kanuni ve 1683’te, 4. Mehmet döneminde iki defa Viyana’yı kuşatan Türkler bunu unuttu ama Avrupa halkları unutmadı. 1684 yılında kurulan ‘’Kutsal İttifak’’ halen devam ediyor. Kutsal İttifak, milli benlikten uzaklaşmamızı istiyor. Türk Devletleri böyle bir KUTSAL ittifak kuramadı. Türkiye’nin Milli Benliğini koruyarak kuracağı tek İTTİFAK, Dünya’da nüfusu 300 milyon olan, Türk Devletler İttifakıdır. Sonra nüfusu 2.5 milyar olan, İslam İttifakıdır. Türk İttifakı olmazsa, İslam İttifakı asla olamaz. Bugün levhası asılan, Türk Devletler Teşkilatı uykudan uyandırılmalı ve hayata geçirilmelidir. Kültür ve inancımızın gereği Türk İttifak ve İslam İttifakının efendiliği dururken, Batının uşaklığı neden bu kadar cazip anlaşılır gibi değil. 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanından bu yana 185 yıldır dinlediğimiz, Batı- Amerika- Rusya- Arap ve Fars türküleri hiçbir işe yaramadı, siyasilere de rey toplama dışında getirisi olmadı, olmazda. Türk halkının şartlar ne olursa olsun köklerine bağlılığı gibi bitmez, tükenmez bir inancının olması umarım yeterli olur. Hiç kimse, Milli benlikten önce gelmemeli, milli benliği zedeleyici icraatlarda bulunmamalı. ‘’ Hiç kimse vazgeçilmez değildir, hiç kimse de kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir.’’ Victor Hugo. Milli Kültürden, müspet ilimden, akıl ve mantıktan uzaklaşan vede koltuğa sıkı sıkı sarılan, kalkmamak içinde her türlü dalavereyi çeviren yöneticiler aklını başına almalıdır.    

 HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


10.09.2024 09:14:00

Rasim Gül

MİLLİ BENLİK ve DEVLET OLMA

MİLLİ BENLİK ve DEVLET OLMA