Ülkemizde, ırkı, dini ve siyasi inancı söz konusu etmeden vatandaşlık hakları kullanılamaz hale geldi. Halk tamamıyla şaşkınlık içine girdi. Dolaysıyla uygarlığın (medeniyetin) yani insanlığın çöküşü başladı. Devletten hizmet alma ihtiyacı olduğunda nasıl davranacağını bilmez hale geldi. Bir kısımları da kabalaştı, ceberrutlaştı. Medeniyetten devamlı uzaklaşma başladı. İnsanlar bir araya gelince hangi konuda ve nasıl sohbet edeceği konusunda şaşkınlık içinde kalıyorsa o toplumda medeniyet baş aşağı gitmeye başlamıştır.
Türkiye’de en küçük cemaatin, iktidar ve muhalefet partisinin bir üyesi tüm ülkede yıkıcı, ayırıcı rol oynuyorsa vatandaş kavramı yara almış sayılır. Daha beteri bu konu tüm ülkede geçerli hale gelmişse, Milli Birlik bozulmaya, medeniyetin de batışı başlamıştır. Demokrasinin yerleşmesi ve demokratik geleneklerin uygulanması, kökene, inanca veya özel olarak bağlı olduğu yerlere gönderme yapmadan (refere etme) vatandaşın işinin yapılması güçlü bir toplum yaratır. Medeniyetin çöküşü durdurulur ve güçlendirilir.
Türkiye’de kimlik kaynaklı istek karşısında, siyasal, dinsel, etnik veya kültürel sınırları aşarak, evrensel ve insanlık değerleri etrafında toplumun harekete geçme zamanı geldi ve geçiyor. Ülkede, devlet gücünün toplumun tamamını kapsamayan görüş ve düşüncelerden vaz geçerek birlik için bir çatıda birleşmesi lazım.
Başta Türk Dünya ’sının hiç vakit geçirmeden birlik için attığı adımı hızlandırarak Türk Birliğini kurması, medeniyetini güçlendirme gelmektedir. Bu birlik dünyada denge unsuru olacak, Türk Medeniyetini hâkim kılacaktır. Arap dünyasının, topraklarındaki petrol, gaz ve diğer zenginlikler bitmeden, Arapların kendilerine gelmesine sömürücü devletler asla izin vermezler. Milli şuurdan yoksun olan Araplar, yiyip içip rahat yaşadıkları için hallerinden gayet memnunlar. Arapların kendine gelip özgürlüklerini kazanma şuuruna asırlar lazım. Bugünkü ortamda Müslümanların İslam Birliği kurmaları şimdilik bir hayaldir.
Arap, Fars ve diğer İslam Dünyasında ekonomi, bilim, harp sanayi ve özelikle hava savunma sanayi konularında ciddi bir ilerleme söz konusu değil. Türkiye’den başka bağımsız bir devlet zaten yok. Halklar yüz yıllardır bilim, felsefe ve sosyalleşme uzaklaştığı için kendine gelme gayreti yok. Güçlenerek Dünya’da sayılan ve sözü geçer duruma gelmeleri şimdilik uzak görünüyor.
Türk, Arap ve Fars alemine karanlık mı, aydınlık mı hâkim olmalı sorusunun cevabı çok önemli. Hürriyetlere, bilime, özgürlüğe ve kadınlara hak tanımayan beyin, aydınlığı nasıl getirecek? Özellikle kadını sadece çocuk doğuran, bakan, ev işlerini yapan olarak gören zihniyet, kadını yok sayarak, uygarlığı yani medeniyeti nasıl yakalayıp, onunla nesiller yetiştirerek aydınlığa çıkacak? Bu gidiş aydınlıktan ziyade karanlığa giden gidiştir.
Günümüzde, Dünya’da, Türk, Arap, Fars yani İslam Dünyasının ne kadar saygı gördüğü belli. Türkiye’yi kuran Atatürk, Amerika’yı kuran George Washington, Hindistan’ı kuran Gandhi, Pakistan’ı kuran Cinnah, Fransa’yı toparlayıp ilk beşe sokan Mareşal De Gaulle, İngiltere’yi ayağa kaldıran Winston Churchill, güçlü bir Yugoslavya kuran Josip Broz Tito ve Mısır’ı saygın hale getiren sonrada tutarsız hareketleriyle ayakta tutamayan Cemal Abdülnasır gibi kaç lider var? Bu soruyu, Türk, Arap ve Fars halkına sormak ve cevap almak gerek.
Türk, Arap ve Farslar İslam Alemi olarak aralarında birliği sağlamak için önce özüne ve halkına bağlı hiçbir bağımlılığı olmayan hür düşünceye sahip liderler çıkarmak zorundadırlar. Bundan sonra Türk ve İslam birliğini kurmak çok kalaydır. Birlik kurulduğunda Dünya’yı yöneten beşliye, altıncı olarak rahatça girilir. HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.