Bugün sizlere sahabe döneminde yaşanan gerçek bir kıssa anlatacağım. İnsanlar hakkında kesin hükümle konuşmayın ve değerlendirmeyin. Kişilerin nasıl olduğunu biz değil ancak Allah biliri. Biz insanlar hakkında kesin hükme sahip değiliz. Biz ancak başkalarını değil kendimizi yargılarız, insanları ancak Allah yargılar.
İki yaşlı karı koca vardı, yaşlı koca içer ve kendi halinde gezerdi. Çocukları da olmadığı için kendi kendisine hüzünlenirdi. Yaşadıkları köyde ise köyün yaşayan hepsi bu adamdan uzak durur, yaklaşmamaya çalışır uzaklaşırlardı ve hatta bir an evvel ölmesini beklerlerdi.
Bir gün sabah erkenden evden çıkan yaşlı adam öğleden önce eve gelirdi. Eve o saatte gelmediğini gören hanımı aramaya çıktı. Gittiği bazı yerlere uğrayıp aradı, bir çeşmeye gider orada otururdu. Ama kadın kocasını orada da bulamayarak eve döndü.
Kadın abdestini alıp akşam namazına durmuştu, birden kapı çaldı ve kadın selam verip kapıyı açtı. Ne görse kapıyı çalan kocası idi. Benzi solmuş boynu sarkmış bir vaziyette idi. Hanımı koluna girip eve aldı ve oturtacak iken kocası bir şeyler söyleyecekti söyleyemedi.
Belkide hanımından helallik isteyecekti, ama onuda isteyemedi. Birden uzanarak ruhunu teslim ederek vefat etti. Kadın doğruca kalkıp imamın evine gitti, imama eşinin öldüğünü söyledi. İmam ise aman köyde kimse duymasın ben senin eşinin cenazesini kıldırıp defnedemem dedi. çaresiz bir vaziyet de evine dönen kadın ne yapacağını düşündü.
Sonra eşini evde kendisi yıkadı ve evdeki temiz çarşafına sardı. Eşi kendisinden zayıf olduğu için sırtına alıp mezarlığın yolunu tuttu. Caminin yanından geçerken köyün muhtarı ve orada birlikte oturduğu vatandaşlar. “ biz osarhoştan diri iken menmun değildik, birde ölenleri mi rahatsız edeceksin” diyorlar.
Bunun üzerine kadın şaşkın bir halde köy dışında bir yere götürmeye karar veriyor. Götürüp bir yere duruyor, o sırada bir ses duyuyor, dönüp bakıyor bir insan, tabi adam ben çobanım sana yardım edebilirim diyerek kadına yardım ediyor ve oraya gömüyorlar.
Çoban kendisine dua ediyor ve kadında eve dönüp pencerenin önüne oturuyor ve dışarı bakarken uyuyup kalıyor. Sabah kadının kapısı çalınıyor ve açıyor ki, gelen köyün muhtarı, içeriye almak istemiyor ama ısrar edip içeriye giriyor.
Kadına kocasının sağlığında ne yaptığını soruyor, kadın bildiği şekilde anlatıyor. Muhtar kocanı rüyamda gördüm cennette idi bunun sırrı nedir diye sorup oradan kalkıyor ve doğruca imama gidiyor konuyu anlatıyor ve imamda aynı rüyayı gördüğünü anlatıyor.
Sonra kadından gömdüğü yerin adresini hanımından soruyorlar odan anlatıyor. Mezarın olduğu yere gidiyorlar ve baksalar orada bir çoban var çoban ayağa kalkıyor, ama gidenler bu adam evliya mı nedir de bu adam cennete gitti diye soruyorlar.
Çoban ise ben, “ ben garip bir çobanım namazımı kılar Allah’a dua ederim. Bu rahmetlinin de affolunması için Allah’a dua ettim diyor. Yoksa başka bir şey yapmadığını kimin ne olduğunun bilinemeyeceğini söylüyor.
Tabi adam hakkında olumsuz düşüncelere dalanlar ise hanımından özür dileyerek kendileri bu kişinin hakkında yanlış düşündüklerini söylüyorlar. Ama adam ibadetini camiye gitmeden kendisi zaman zaman yalnız yapıyor Alah’tan af dileyerek dua ediyor.
Çoban diyor ki, beni burada bir çok kişi gelir ziyaret eder, bu rahmetlinin de gelmeden önce bir kişi daha gönderiyorum diyerek bilgisi geldi diyor. Yani kimin ne olduğunu bilmeden insanlar hakkında konuşmayın. Hatta ve hatta cebinize göre kişiler hakkında konuşmayın, kişileri olduğu gibi sevelim.
 


17.09.2024 09:43:00

Erdogan Kaya

Kimin ne olduğunu bilemezsiniz

Kimin ne olduğunu bilemezsiniz