Ülkemizde ki bütün sohbetlerde, tartışmalarda, nutuklarda adam kıtlığından, Diğer deyimle Kaht-ı rical yani devlet ve siyaset adamlarının azlığından bahsedilir. ADAM tariflerinden birisi de; sorgulayan ve çözümü de bulan kişidir. Bu tarif Türk toplumunda geçerli mi?

 Bilim adamlarımız, HÜR ve ADAM gibi yaşayanlar, KÖLE gibi yaşayanlar diye insanları iki kısma ayırıyorlar. Toplumlar için önemli olan iki şekilde yaşayanların yüzdesidir. Toplumların yaklaşık yüzde sekseni aklını kullanmadan yaşayanlar sınıfına giriyor. Bu oran İslam âleminde daha yukarılarda gözüküyor.

Esas konu;  KÖLE gibi yaşayanları uyarmak ve kurtarmaktır. Köle gibi yaşayanların tarifi ise; ezber kafalı, düşünemez, düşünmez, top, pop peşinde koşan, aklını kullanmayan, şahsi menfaati için her şeyi yapabilen, haksızlık ve hırsızlık karşısında başkaldırmayanlardır.

Aslen İsfahan ’lı olan Ragıp Isfahanı 11 inci asırda Bağdat’ta yaşamış İslam âlimlerinden olup insanlar için şunları söylüyor. ’İnsanlar iki kısımdır; kral da olsalar köle karakterli olanlar, köle de olsalar kral karakterli olanlar. ‘’ Demek ki ADAM olmak için, önce kral karakterli, olacağız.

Kral karakterli olanlar, az veya hiç okumamışlar arasından daha çok çıkıyor. Çünkü bunlar menfaatlerine esir olmamış, birileri tarafından kullanılamayan ADAM gibi adamlardır.

Adam olmak için, makamla, malla, rütbeyle, soyumuzla, ilmimizle övünmememiz gerekiyor. Şayet şaşırır da övünürsek bakın kimlere benziyoruz.

Kim makamıyla övünüyorsa,     FİRAVUN’a,     baksın!

Kim malıyla övünüyorsa,            KARUN’a,        baksın!

Kim rütbesiyle övünüyorsa,       HAMAN’a,       baksın!

Kim soyuyla övünüyorsa,           EBU LEHEB’e,  baksın!

Kim ilmiyle övünüyorsa,             ŞEYTAN’a,        baksın! 

Adamlık, siyasi tartışmaların, parti rekabetinin dışında ve üstünde, Türk-İslam Ülküsü peşinde, hak ve hukuku bilen, insan haysiyeti ile uğraşmayan, birilerinin canı yandığı zaman bu acıyı ruhunun derinliklerin de hisseden dir.

Adam olmak için öncelikle, klasik hürriyetle iktisadi hürriyet arasında, kesinlikle iktisadi hürriyete sahip çıkmamız gerekmektedir. Bizim Ülkemiz, klasik hürriyetini İstiklal harbi ile kazandı, Meclisini kurdu yıl 1920. Ardından Cumhuriyetini kurdu yıl 1923. Dolaysıyla klasik hürriyet kazanıldı. 

 Ancak insanca yaşamak ve adam olmak için merde değil namerde bile muhtaç olmamak şarttır. Bunun içinde bireyin ne insanlara, ne hükumete nede hükumet eliyle Devletin yardımına ihtiyaç duymadan, insanca yaşayacak kadar gelire sahip olmalı ki ekonomik hürriyeti olsun.

 1923 ten bu yana geçen 96 yılda neden ekonomik hürriyetten lüzumu kadar bahsedilmedi?  Çünkü gerçek ekonomik devrimi yapmaya oy kaybederim korkusuyla hiçbir iktidar yanaşmadı. Devrim diyenlerde sustu, adil düzen diyenlerde sustu. Komşun aç yatarken, sen tok uyuyamazsın diyenler de sustu. İktidar nasıl bir şey ki iktidara gelmeden konuşanlar, iktidar olunca susuyorlar?

96 senedir her yerde, her zaman klasik hürriyetten bol bol bahseden idarecilerimizin ekonomik hürriyete gelince sesleri kısılıyor. Yüksek sesle bile konuşsalar inandırıcı olmuyorlar. Söz millette gibi

gösterilmeye çalışılsa da, söz yine üç-beş kişinin elinde veya onların işaretine bakıyor. Bu vaziyet insanların yarınına güvenle bakmasına yetmiyor. İdarecilerimiz, ADAM gibi dik duranların sesine kulak

Vermelidir. Bir gün adam gibi adamlar da susarsa millet susar. Milletin suskunluğu yani küskünlüğü hiç hayra alamet olmaz.

          Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.


25.01.2020 08:28:00

Rasim Gül

Kim Adam Gibi, Adamdır?