Bu yaz misafirlerimle iki kez işletmesi belediyeye ait [ben öyle biliyorum] pramit kahveye kahvaltıya gittim. Kasiyerler hariç hiçbir hizmeti beğenmedim.

İsterseniz kırmızı tişörtlü çalışan gençlerden bahsedeyim iki kelimeyi bir araya getiremeyen müşteri bir şey sorar, ya da bir şey ister diye içeriye, içerdeyse dışarıya kaçan emmi, dayı hatırına alınan ömründe eline bir bez bir tabak almayan müşteri memnuniyetinden bi haber gençler birinci problem ikinci problem acık büfedeki yiyeceklerin üzerinde içinde gezen kara sinekler sürüyle maşallah sanki sofra onlar için hazırlanmış insanlarda onlara ortaklık yapıyor.  

Gelelim çimler üzerindeki çim dedimse yeşil otlar değil torak ve kumdan oluşan tabanın tek tük üstünde bitmiş otlar masa ve sandalyenin haline göre bir oyana bir buyana eğilen masalar adeta masanın üzerindeki tabaklara ritimli dans ettiriyor. Bir çalışan gördüğünüzde yada çalışan sizi görmek istediğinde dengesi bozulan masanın ayağına bir karton kağıt, plastik bardak koyarak dengeli bir masada üzerime çay dökmeden kahvaltıyı bitirmeye çalışırsın.

Gelelim kahvaltı yaparken bal aralarının masayı kuşatıp istila etme durumuna ailece kahvaltı yapmaya gittiyseniz, küçük çocuğunuzda varsa arı zarar vermesin diye koro şefi gibi kollarınızı bir oyana bir buyana sallarsınız, elinizin tersi kime denk gelirse kazayı ucuz atlattık diye sevinmelisiniz. 

Sonuç olarak Otel ve Turizm okulunda okuyan öğrencileri yaz aylarında işe alıp çalıştırmak, bilinçli ve kaliteli bir hizmetin karşılığı olur. Güzel, bütçeye uygun bir işletmenin bilinçli, tecrübeli hijyen’e önem veren çalışanlarla daha güzel bir müessese hali Aksaraylıya yapılacak en güze hizmettir. Bu yapıcı eleştirilerimize kulak verecek bir yetkili çıkarda, her şey da ha güzel olur. Kalın sağlıcakla değerli dostlar.