Devletini kurup, kurumlarını demokratik bir şekilde kurumsallaştıran her toplum kendi kendini yönetmeyi başarmıştır. Bu toplum ve kurduğu devlet, hiçbir zaman başka devlet ve toplumlara muhtaç olmamış ve kendi kendini yönetmeyi başarmıştır. Birinci grup devlet listesinde yer almıştır. 

Kendi kendini yönetebilen ülkeler, Milletine, devletine karşı, saygı duyanlara saygı duymuş, karşılıklı çıkarlar çerçevesinde diğer ülkelerle ilişkilerini yürütmüştür. Ciddi politikalar uygulamasında dolayı, dünya ülkeleri içinde daima saygı görmüş ve görmeye devam etmiştir.

Bu yapıdaki uluslar harplere girmiş, yenmiş veya yenilmiş ama daima ayağa kalkmasını becermiş, eski saygı değer yerini alarak halkını mutlu etmiştir. Örnek verecek olursak, Amerika, Rusya, Çin, Almanya, Japonya, İngiltere, İtalya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Norveç, İsveç, Danimarka ve İran gibi ülkeler, kendi kendini yöneten devletler sayılabilen on beş ülkedir.

Her vatandaşımız, bu ülkelerin durumlarına baktıklarında, Türkiye’nin kendi halkını yönetip yönetemediğini rahatlıkla görebilirler. Bu gün halkımızın en iyi bildiği ülke Almanya’dır. Çünkü bu ülkede çalışan ve çalışıp dönen milyonlarca vatandaşımız var.
Türkiye başbakanı ve cumhurbaşkanı ile Almanya başbakanı ve cumhurbaşkanını çok rahat karşılaştırma kapasitesine sahiptir. Devamla hak-hukuk- adalet ve insana verilen değeri karşılaştırabilirler.

Ancak son 30-40 yıldır önce gizliden, sonra mırıldanarak ve son senelerde de açıkça bu sistemle olmuyor, cumhuriyetle olmuyor diyen bazı (illegaller hariç) cemaatlerden, tarikatlardan, partilerden ve hükumette yer alanlardan ve devlet kademesinde ciddi görevleri olanlardan da aynı sesler gelmektedir.

Ey aklı erenler, halkını ve geleceğini düşünenler, vatansız ve bayraksız kalmak istemeyenler, ülkesinin, Suriye, Irak ve Libya olmasını istemeyenler, sizler ne zaman yanlış söyleyene dur diyeceksiniz? Sessizliği, korkaklığı, tarafsızlığı ve bedavacılığı ne zaman bırakarak hakka-hukuka ve adalete sahip çıkacağız? 

  
Türkler yakın tarihte 16 devlet kurup, 16’sınında yıkılmasını önleyememiş, nihayet başkenti İstanbul işgal edilmiş, padişah kendi başkentinde esir tutulmuştur. 
Dünya’nın en büyük imparatorluklarını ve güçlü devletlerini kurmuş ve çağ değiştirmiş bu millet nasıl bu hale düşüşünün gerekçeleri, milli birlik içerisinde nesillere net bir şekilde verilememiştir. Dolaysıyla milli birlik kurma hiçbir zaman zaaftan kurtulmamıştır.
Türkiye Cumhuriyetimizi, demokratik şekilde kurumlarıyla yaşatma şuurunda hem fikir olunamaması bu milleti dünya camiasında küçük düşürmektedir. Ülkedeki köy ve mahalle muhtarlığı azalarından, dernek, vakıf, cemaat, tarikat, parti başka ne varsa,
Cumhurbaşkanına kadar, yıkmada, ayırımcılıkta değil yapmada, birleştirmede ve yaşatmada bir olmayı ve bunu sadece kendimiz için yapacağımızın bilincine varmamızın günü, saati geldi de geçti bile.
   Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


2.04.2021 06:18:00

Rasim Gül

KENDİNİ YÖNETEN VE YÖNETEMEYEN ÜLKELER

KENDİNİ YÖNETEN VE YÖNETEMEYEN ÜLKELER