Anadolu’dan sayısız halklar ve medeniyetler gelip geçmiş, en sonunda Türk Halkı Anadolu’yu yurt yapmış. Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti olarak yüzlerce senedir bu topraklarda yaşamaya çabalıyoruz. Ne yazikki asırlar boyunca ne dış nede iç kavgadan ve hainden kurtulamadık. Aceba neden?

 Milletin yaşantısını etkileyen ana konularda Almanya ve Japonya gibi Milli Birliğimizi hiçbir zaman sağlayamamışız. Adı geçen ülkelerde de iç harpler olmuş ama sonunda, aklını kullanan yöneticilerle halk el ele vererek kavgasız yaşamanın yolunu bulmuşlar ve Milli Birliklerini kurmuşlar. İç kavgayı da ilelebet bitirmişler

Selçuklu ve Osmanlı da devlet gücünü elinde tutanlar, hak arayanlara, haklarını vermeyi değil susturmayı tercih etmişlerdir. Böylece Devletin bekasını ve milletin birliğini sağladıklarına inanmışlar. Türkiye Cumhuriyetini kuranlar bu geçmişimizi çok iyi bildiklerinden eşit vatandaşlığı, hukukun üstünlüğünü, kuruluş ilkelerinin ilk maddeleri arasına koymuşlar. Irkın gelinen yer, Milletin ise gidilen yer olduğuna inanarak ve inandırarak yol almışlardır.

Ne yazikki insanoğlunu zıvanadan çıkaranın para, güç olmasından dolayı siyasi erki elinde bulunduranlar para ve siyasi gücün esiri oldular. Milli Birliği, önemsemedikleri için bir türlü kuramadılar. Kurmak içinde ciddi gayret göstermiyorlar. Elbette bu tip düşünen siyasetçiler bir şekilde bedel ödüyorlar ama millette çekiyor.

Şimdi bakalım Milli Birliği zedeleyen sebeplere; önce inancı ele alalım, inançta yüz senedir açık ve kapalı kavga önleneceği yerde siyaset kavga kazanının altına devamlı odun atmış. Devlet gücünü eline geçiren hoşuna gitmeyen inanç ve fikir sahiplerini ezmeye veya yok etmeye çalışmış ve halen de çalışıyor.

Soya gelince, eşit vatandaşlıktan dolayı kimlik olarak muhafaza edilmesi gerekirken, güçlü olan öbürlerini ezmeye çalışmış halende çalışıyor. Hâlbuki kuruluş değerlerimizde bu durum itina ile korunmuş ve korunması içinde anayasaya açıkça yazılmıştır. Siyaset, anayasayı işine geldiği gibi anlayınca işler çıkmaza giriyor.

Cumhuriyet anayasası ve kanunları; ‘’İdare, Adalet, Eşitlik ve İlimle’’ olur diyor. Ne çareki işimize, ne İlim, Ne Adalet, nede eşitlik gelmiyor. Uygulamak istemediğimiz anayasayı suçlayarak 100 yılı geçirdik. Hepimiz şunu iyi biliyoruz ki ‘’Milli Birlik’’ kurulamadığı sürece hiçbir şey istenilen gibi olamaz. Milletin de yüzü gülmez.

‘’Bu topraklar üstünde filan, falan yok, insan ve vatandaş var olduğuna inandığımız gün, Milli Birlik doğacaktır. Devlet, vitrin eşyası değildir, inanılır ve yaşatılır. İnanılmadığı zaman yaşatılamaz. İnanmayanların elinde her devlet zalim olur.’’ Nurettin Topçu. Siyasetçi kavgaya merdiven dayamamalı, tam tersine almalı.

‘’Irk gelinen yer, millet ise gidilecek yer.’’ Diyor. Seneca. Gelinen ve gidilen yeri bilmek lazım. Nurettin Topçu ve Seneca’nın sözlerine eğridir diyen bir kişi bile yok. Ama siyasi arenada bilim adamlarının hiç kıymeti olmamıştır. Siyaset bölme ve kavga kazanının altına odun atarak varlığını devam ettirmeyi, iş işten geçmeden derhal bırakmalıdır. Halkımız kardeş ve millet olsun.

Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

 


Mustafa Kemal Paşa
19.02.2021 12:10:49
Sayın yazar hak arayanlar ve susturulanlar derken; Güneydoğuda devlete başkaldırıp çukur kazanlar ile onlara destek bildirgesi yayınlayan sözde akademisyenlerimi kastediyorsun yoksa gezide ortalığı yakıp yıkıp köprü yapılmasın, istanbul hava limanı yapılmasın vs.diyenleri mi yoksa boğaziçinde ülkeyi karıştırmak isteyen öğrenci ,akademisyen ,siyasetçi kılıklı teröristleri mi kastediyorsun.Unutmayalım ki zulm ile 700 sene bir imparatorluk yönetilemez sende bizim bildiğimiz kadarıyla osmanlı torunusun. Yapma sende Recep Tayyip Erdoğan'a vuracam diye yanlış saflarda yer almayasın. Ayrıca keşke devletimiz şu yukarda saydıklarım ve benzerlerinin sesini anında kesebilsede cümle vatan evlatları da destek olabilsek.

17.02.2021 08:13:00

Rasim Gül

Kavga Kazanının Altına Odun Atan, Siyasetçi

Kavga Kazanının Altına Odun Atan, Siyasetçi