Kağnı, öküzlerin çektiği iki tekerlekli arabadır. İki tekerlekli bir arabada üçüncü teker olur mu? Hayır olmaz. Peki, ‘’Kağnıda Üçüncü Teker,’’ deyimi ne demek? Bir işe yaramayan ama olçumluk, lüzumsuzluk yapan, gereksiz adam demek. Her işe karışan ve başkalarının yaptığı işleri üstlenmeye çalışan büyük çapta dedikodu yapan adam demek. Partilerimiz bu tiplerle lebalep dolu. Kağnıda üçüncü teker veya avara kasnak tipleri, en çok siyasi hayatta ve sivil toplum örgütlerinde bulunur. Türk siyasi hayatını ne kadar dedikoducu, eli ve kafası boş, kendine iş ve meşgale arayan ve başkalarının sırtından isim yapmak, kartvizit bastırmak bir makam bir ihale kapmak isteyenlerle, ilim irfandan hoşlanmayan tipler dolduruyor. Geri kalmış veya az gelişmiş ülkeler bu kuşatmadan kurtulamıyor. Ne yazikki Türkiye’de durum böyledir.
Bu görüşe eminim birçokları kızacak biraz hakaret edecektir. Önemli değil kötü söz sahibine aittir, bizde güler geçeriz. Kendince vatan, bayrak, din, parti gibi kurumları kurtardığını sanan, özellikle kendini kurtaramayanlar veya gayrimeşru iş peşinde olanlardır. Daha faydalı işler yapmaları gerekirken neden boş ve üç kuruşluk çıkar için ömürlerini tüketiyor, insanların arasına nifak sokuyor? Anlamak mümkün değil.
Toplumu, yönetmekle görevli insanlar, etrafında kümelenen boşboğazlık ve dangalaklık yapan tipleri neden yanlarında taşırlar veya bu tiplerin sözlerine kulak vererek yanlışlar yaptıklarını neden görmezler de zaman geçince vicdan azabı çekerler? Etrafınıza aklınızı kullanarak baktığınızda, gereksiz birçok insan olduğunu ve bunların hiçbir gerçeğe dayanmayan, mantığın kabul etmediği konuşmalarla gündemi veya sohbeti berbat ettiğini göreceksiniz. İnsanların birbirinden uzaklaştığı toplumda kabul ediliyor. Uzaklaşma nedenine baktığımızda boş söz ve görüşleri söyleyenlerin artmasından kaynaklanıyor.
Eski köy odalarında ve camı önlerinde, güzel sohbetler olur ve bu yerler birer okul görevini yapardı. Çünkü odalar ve cami önlerindeki yaşlılar asla lüzumsuz konuşmalara ve dedikodulara müsaade etmezlerdi. Bunlar çok okumuş değillerdi ama ariflerdi. Kültür, gelenek, örfe ve adetlerine bağlıydılar. Sonuç olarak bilgili ve arif olanlar biraz daha cesur olmalı, hiçbir sohbetin üretim, kültür ve bilim çerçevesinden çıkmasına, siyasi çekişmelere kaymasına müsade etmemelidirler. Aksi halde Ariflikleri ve bilgileri adamlığı kendilerinden davacı olacaktır. Önemli olan sohbetlerde eksiklerin, yanlışların, hizmetlerin ve güzelliklerin konuşulmasıdır.
Cephe mücadelesi yaptığını sanan ve çevresini de inandırmak için ateşli sözlerle nutuklar atanlar bir gün ne kadar yanlış yaptıklarını ve insanlıktan ne kadar uzaklaştıklarını anlayacaklar ama iş işten geçmiş olacaktır. Uğruna cengâverlik yaptıklarının adam olmadıklarını, kendilerini insafsızca kullandıklarını, meselenin vatan millet olmadığını, seçilmek ve ceplerini doldurarak daha konforlu hayat sürmek olduğunu anlayacaklardır. HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.