Osmanlıda başlayan, Türkiye Cumhuriyetinde de devam eden ‘’İsimler ve Sistem Üzerinden Kavga Etme’’ 200 yıldır devam etmektedir. Bu kavganın millet, devlet ve inanç adına yapıldığı iddia ediliyor. Bu asla doğru değildir. Kavga sadece devlet gücünü ele geçirmek ve ekonomik çıkarlar için yapılıyor. Millet, devlet ve inanç konusundaki anlaşmazlıklar, her ülkede olduğu gibi elbette bizim ülkemizde de olacaktır. Siyasetin görevi, anlaşmazlığı kavgayla değil müzakereyle bitirmektir.

Anlaşılamayan konuları kendi siyasi emellerine ve ekonomik çıkarlarına göre değil milletimizin yararına çözmektir. Siyaseti, hükümeti ve devleti yönetenler birbirini aşağılamadan aynı masaya oturup, anlaşmazlığı çözmeleri asli görevleri olduğunu bilmelidir. Aksi durumda, hiç kimse iyi niyetli ve millet yararına çalıştığını söyleyemez. Söylesede kimse inanmaz. Akıllı insanlar bu kavgaya karışmamalı, taraf ve alet olmamalı, kavgacılara da itibar etmemelidir. Kavgalar halkın birliğini, mutluluğunu ve geleceğe güvenini zayıflamakta, milli bekayı tehdit etmektedir.

Cumhuriyeti kuran irade birçok şeyi güzel yaptı halde ancak müzakere ve istişare kültürünü yerleştiremedi. Osmanlı da olan anlaşmazlıkların ardından, siyasi kavgaları aynen tatbik etmişlerdir. İstiklal Harbini birlikte kazanarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurduktan sonra aynı birliği ve beraberliği muhafaza edememişlerdir. Atatürk, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ve arkadaşları bir ekol,  Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve arkadaşları da diğer ekolu temsil etmişler, millet ve devlet yönetimi malum olduğu gibi Atatürk ekolünün yönetiminde devam etmiştir.

İsmet İnönü ve Celal Bayar, İstiklal Harbinde büyük görevler yapmışlar, aynı zamanda Atatürk’ün Cumhur Başkanlığında başbakanlık yaparak birçok hizmete imza atmışlardır. Ama 1946 yılında çok partili döneme geçilmesiyle birlikte açık ve kapalı siyasi kavgalar başlamış, 1950 yılında Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü Ana Muhalefet Lideri olmasıyla kavgalar su yüzüne çıkmış, 1960 ihtilali ile Celal Bayar’ın, Cumhurbaşkanlığından indirilmesi ve başbakan Adnan Menderes’in asılmasıyla Kavgaya ara verilmiştir.

Ders alınsaydı tarih tekerrür Eder miydi sözünü ispatlama, Celal Bayar’ı temsil eden Süleyman Demirel’le, Milli Şef İsmet İnönü devam ettirmiş, İnönü’den liderliği devralan Bülent Ecevit, Süleyman Demirel siyasi kavga ibresini biraz daha yükseltti, devreye Alparslan Türkeş’te girince, siyasi kavgayı gençliğe de taşıdılar. Bu da 1980 İhtilaline kadar devam etti, ihtilalciler hepsini yerlerinden indirerek siyaset dışına itti, kavgaya yine ara verildi.

1980 yılından 2015 yılına kadar geçen 35 yıllık sürede halkı ve devleti yönetenler arasında siyasi kavgaların şiddeti düştü. Halk kavgalar, ihtilaller geride kaldı derken kimsenin o gün, bu gün tam anlamadığı ve anlatamadığı Fetö Terör Örgütünün ayaklanması oldu. Dolaysıyla halk ve yöneticiler şaşırıp kaldı. Halkı arasında akıllara durgunluk verecek karalamalar, ihbarlar ve itiraflar şiddetle gelişti, yüzbinlerce kişinin terör örgütüyle ilişkisi ortaya çıktı. Ceza evleri doldu.

Bizim en çok garibimize giden ve bir türlü aklımızın ermediği ordumuzun 380 generalinin 170’şinin bu örgütle bağının ortaya çıkması oldu. Hani bizim ordumuz dünyanın en disiplinli ve halkına-devletine-Cumhuriyet bağlı idi? Cumhuriyet döneminde seçimle gelen her iktidara bağlı olma, Cumhuriyete bağlılık anlamına geliyordu? 250 şehit ve binlerce gazi ile ayaklanma durduruldu. Fetö Terör Örgütü, cami önüne konulmuş çocuk gibi oldu, kimse sahip çıkıp halka gerçekleri anlatamıyor.

2022 yılına gelindiğinde yukarıda anlatmaya çalıştım 200 yıllık tarihi geçmişimizde ibret dolu, binlerce ölü ve yaralı, milyarlarca liraya malolan ekonomik sıkıntılardan, halkın çektiği eziyetlerden kimsenin ders almadığı apaçık görünüyor. Siyasiler aynı rollerine devam ediyorlar.

Görevlerini tamamlamış, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş olmak üzere halkımız bazı konularda suçlu görüyorsa, bugünün liderleri de bir gün iktidarda ve hayatta olamayacaklardır. İnsanları birbirine düşürmeyi, birbirine hakaret etmeyi bırakarak tarihe adlarını altın harflerle yazdırsalar daha iyi olmaz mı?

Abdülhamit’le, Vahdettin’le, Atatürk’le, İsmet İnönü’yle, Menderes’le kavga etmek veya kavga ettirmek ne siyasete nede gençliğimize fayda getirmez. Türk’e ve Türk Devlet ve Milletine hakaret edenlerin değirmenine su taşımaktan, Amerika ve Rusya’yı sevindirmekten başka bir işe yaramaz. 

Dünyadaki yüzlerce ülke gibi, Amerika, Rusya, İngiltere, Çin ve İsrail’in senaryolarını boşa çıkararak Türkiye’de birliği, dünyada Türk ve İslam Birliğini kavga etmeden halkın lehine ve aleyhine olanlarda da birlik kurarak, Türk- İslam tarihinin makûs talihini birlikte yenseler de tarihe adları altın harflerle yazılsa olmaz mı?   

  Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

 

 

 


15.06.2022 04:58:00

Rasim Gül

İSİMLER VE SİSTEM ÜZERİNDEN KAVGA ETME

İSİMLER VE SİSTEM ÜZERİNDEN KAVGA ETME