Entelektüel, Aydın son zamanlarda iyice karıştı. Millet, Ülke, Bayrak, İslam, kalkınma, ekonomi ve benzeri toplumu yönlendiren konularda konuşanların sayısı haylı arttı. Bu konuşanlardan hangisi entelektüel, hangisi aydın ve hangisi İnsan, tamamen karıştı.

Bir toplumun kafası ancak bu kadar karıştırılır, ancak bu kadar huzursuz edilerek neyi nasıl yapacağını, kime inanacağını bilemez hale getirilir? Bilime ve gerçeklere dayalı, kişilerin mahremiyetlerini hedef almadan, hakaret etmeden konuşulmaz olundu.

Entelektüel ve aydın geçinen insanların mutlaka bir sağlık kontrolünden ve özellikle psikiyatrı uzmanının muayenesinden geçmesi gerekiyor. Birilerini öveceğim, birilerine söveceğim diye hak, hakikat, adalet bu kadar tahrip edilip, kişilik hakları ayaklar altına alınamaz.  

 Günümüzle çok alakalı olduğundan, başlığa ve sayfamıza Prof. Dr. Cemil Meriç’i misafir edeceğiz. Hoca, Entelektüeli ve aydını nasıl tarif ediyor bakalım;

‘’ Fikir üreten, tartışan, sorgulayan kişilere Entelektüel denilebilir. Toplumun şuurlanmasına yardım eden kişidir. O aynı zamanda yol gösteren, aydınlatan ve itham eden kişidir. Devamla; Entelektüel ile Aydın aynı kişi kimse midir?

Hayır, Entelektüel ya zamanını doldurmuş değerlerin aktarıcısı, ya yeni bir DÜNYA kurmaya çalışan bir içtimai yol göstericisidir. Aydın; ne mazisini bilir ne gelecek hakkında aydınlık tasavvurları vardır.’’ 

İnsan olmanın şartlarını taşıyan kimse AYDIN olabilir. Aydın olmak için önce insan olmak lazım. İnsan mukaddesi olandır, İNSAN HIRLAŞMAZ, konuşur, maruz kalmaz SEÇER. Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi…’’ dir diyor.

21’inci Yüzyılın ilk yarısında, Uzay Çağının yaşandığı bir Türkiye’ye ve AKSARAY’a bakalım. Mukaddesi olan ve HIRLAŞMAYAN konuşan entelektüellerimizi ve Aydınlarımızı görebiliyor muyuz? Çok, Çok az görüyoruz, bunada şükür.

Entelektüel ve Aydın olduğu kabul edilenler ne kadar Prof. Dr. Cemil Meriç’in tarifine uyuyor? Tabi kendimizi de mutlaka test etmemiz icap eder. Halkımızı asırlardır Aydın ve Entelektüel olarak geçinenler kandırmış, geri kalmamıza neden olmuşlardır.

Dahada beteri, DEZENFORMASYON denilen bilgi kirliliği yaratarak halkımızın kafasını devamlı karıştırarak, gerçekleri görmesini engellemişlerdir. Aynı zamanda, Dünya’nın en zeki halkının, düşünme ve sorgulama yollarını kapatarak, çoğunluğun olduğu yerin doğru olduğuna inandırarak SÜRÜ PSİKOLOJİSİNİ kabullendirmişlerdir.

Hâlbuki çoğunluğun olduğu yer değil bilimin, aklın ve mantığın kabul ettiği şeylerin doğru olduğuna ve arkasından gitmesi gerektiğine inanması gerekirken, lidere, sözde entelektüele, aydına inanarak, arkalarından gitmenin kurtuluş yolu olduğuna inandırılmıştır. 

Toplumun ihtiyacı olan, entelektüel ve aydın; Fikir Üreten, Gerçekleri Tartışan ve Sorgulayan, Toplumun Şuurlanmasına Yardım Eden, Modern, Çağdaş Bir Türkiye Kurmaya uğraşanlara ihtiyaç vardır. Bunlara da gerçek Entelektüel ve Aydın deniyor. İdarecilerin ve halkın görevi şarlatanları değil, asıllarını bilmeleri gerekiyor. 

Evelyn Baring, 1882-1907 arasında Mısır’da İngiliz valisi bakın ne diyor: ‘’Mahkûm ırkların, kendi kendilerini yönetmekten aciz olduğuna ve aslında kendi kendilerini yönetmeye ihtiyaç ve istekleride olmadığına inanıyordu. Onların gerçek ihtiyaçları ‘’karınlarının doyması’’ politikasıydı. Böylelikle susacak, elitlerin para kazanmasına ses çıkarmayacak ve işgal gücüyle iş birliği yapacaklardı.’’
Birçok devlet ve İmparatorluk kuran ve Âleme Nizam veren, çağ açan Türk Milleti ayağa kalkmalı ve kendi kendini yönetmesini becermelidir. Dolaysıyla yöneticilerinden hesap sormasını da bilmelidir.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


23.05.2021 09:03:00

Rasim Gül

İNSAN HIRLAŞMAZ, KONUŞUR

İNSAN HIRLAŞMAZ, KONUŞUR