Değerli okarlarım,
Konuşmak, insanlar arasındaki iletişimi, muhabbeti ve anlaşa bilmeyi sağlayan büyük bir ilâhî lütuftur. İnsanı diğer canlılardan ayıran en mühim vasıftır. Yani insanlar duygu ve düşüncelerini, arzu ve taleplerini çoğu kez konuşarak ifade ederler. Bir kimsenin kullandığı dil ve üslup, onu hayatta başarılı kılabildiği gibi hüsrana da uğratabilir. Her fırsatta her ortamda konuşmayı seven bir toplumuz.
Boş kelimesi hem dolu olmayan hem de vakit kaybı anlamına gelir. Herhangi bir amacı olmayan ve dinleyen kişilere hiçbir şey kazandırmayan konuşmalar da "boş konuşma" olarak nitelendirilir.
Boş konuşmak, vakit geçirmek için saçma sapan konuşmak ve aslı astarı olmayan şeylerden bahsetmek demektir. Kültürümüzde az ve öz konuşmaya önem verilmiş, yerinde söz söylemek bilgeliğin alameti sayılmıştır.
Konuşma, sahibinin aklî seviyesini ve fikir yapısını gösteren pürüzsüz bir ayna gibidir. Dolayısıyla insanı insan yapan dilidir. İslâm, müminlerin söz disiplinine sahip olmalarını istemiş ve bu sahada pek çok esaslar koymuştur. Bilen, bilmeyen herkes her yerde, her şeyi konuştuğuna şahit oluyoruz acaba neden böle bir yanlışa ihtiyaç duyuyoruz?
Varlığını fark ettirme çabası içinde olan kişiler yapmadığı şeyleri yapmış gibi anlatan, bilgiçlik taslama ve kendini başkalarına üstün gösterme niyetiyle yapmacık konuşmalarda bulunmak veya insanların anlayamadıkları kelimelerle onlara hitap eden kişiler için de boş konuşmak deyimi kullanılır. Bunlar bağırıp çağırmak suretiyle yüksek sesle konuşurlar. Kişinin karşısında sağır varmışçasına bağırarak ya da kavga ediyormuş gibi öfkeli bir ses tonuyla konuşması, doğru değildir. Kibar ve nazik bir üslûbun benimsenmesi, her zaman için en isabetli yoldur. Bunlar konuşmuş olmak için konuşurlar. Söylemleri oldukça fazladır ama eyleme asla geçmez.
Beşerî davranışlarımızın başında “konuşma” gelir. Konuşma, kişinin aklî ve kalbî seviyesini, îmânî ve ahlâkî durumunu gösteren mücellâ bir ayna gibidir. Nitekim büyükler; “İnsan, dilinin altında gizlidir.” demişlerdir.
İki kişinin, yanlarında bulunan üçüncü kişiyi dışlayarak aralarında fısıldaşmaları, onun anlamaması için yabancı dille konuşmaları, kaş ve göz işareti yapmaları uygun görülmeyen davranışlardır. Maddî veya manevî hiçbir faydası olmayan, bilâkis zararı bulunan konuşmalardan şiddetle kaçınılmalıdır.
Az ve öz konuşmalı, meramını uzun uzun anlatarak lüzumsuz tafsilattan kaçınılmalıdır. Diğer bir ifadeyle yerinde ve ölçülü konuşmayı âdet edinmek gerekir. Ben demişsem o olmalı, herkes benim dediğimi onaylamalı gibi düşünenler empati kurmayı bilmeyen, bencil bir yapıya sahip cahillerin işidir. Ne konuştuğun bilen, sözünün arkasında duran, söylemini eyleme geçiren karakterli bir duruş sahibi olmak gerekir. Söz gümüşse sükût altındır sözünü unutmayalım.