Türkler ve Müslümanlar, sebep sonuç düşüncesini asırlar öncesi terk etti. Olan biteni, kişiler üzerinden bahsederek basite ve işin içinden sıyrılma, başkalarını suçlama yolunu tercih ettiler.Halende devam ediyorlar. Sorsan en yetkiliye ve bilge geçinenlere, İslam İmparatorluğu, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu ne oldu diye. Bir gün sabahtan akşama kadar konuşur, kişileri, yarattığı düşmanları suçlar kendisinin tertemiz olduğunu anlatarak işin içinden sıyrılır.
Gelecek nesiller bu bilge kişilerin anlattıklarından bir sonuç çıkarırlar mı? Ders alırlar mı? Asla çıkaramazlar, ders alamazlar, ideallerini belirleyemezler. Sadece kafaları karışır amip gibi bölünürler. Milli Birlik derinden yara alır.Biz -siz kavgası başlar. Çünkü olan- biteni sebeplerinin kendiliğinden ortaya çıkmış muamelesi yapmak tamamen boş laftır.
Diğer önemli bir örnekler; balkan Bozgunu, Çanakkale Zaferi ve Sarıkamış Faciasıdır. Bu üç tarihimizi etkileyen olayın sonucu devamlı anlatılır ama sebebi hiç anlatılmaz. Balkanlarda 1912’de 200 bin kişilik Osmanlı Ordusu, 40 bin kişilik Bulgar çetelerinden oluşan güç karşısında neden bozguna uğradığı anlatılmaz. Çanakkale’ye kadar gelinmesi ile Sarıkamış Faciasının nedenleri gelecek nesillere gerçekten anlatılmaz.Her kafadan bir ses çıkar, içi boş nutuklar atılır. Dolaysıyla nesillerin ve halkın kafası karıştırılır?
Türk ve İslam Alemindeki ikinci hata; bir sonucun yalnızca bir sebebi olduğunu sanmak ve iddia etmektir. Bir sonucun birden fazla sebepleri olduğunu görmemek şartlanmaktan ve cahillikten başka bir şey değildir. Bu alemde başka bir konuda:Fikir ve görüşü karıştırarak insanların düşünce dengesini bozmaktır.Fikri görüş- görüşü fikir olarak anlatmaktır.
Halbuki, fikir: Belge yani ispat ister.Görüş: mantık ve edep ister. Siyasi yöneticiler, fikir ve görüşü karıştırarak toplumda müthiş yıkıcı bir gelişmeye neden oluyorlar. Her siyasetçi, ağzına geleni hiçbir süzgeçten geçirmeden bağırarak- çağırarak sarf ediyor.Toplumda aynı yolu benimsiyor. Biraz edep, biraz fikir, biraz tarih, biraz adalet, biraz eşitlik ve biraz liyakat yeter.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.