Başlıktaki kelimeleri siyaset adına başta liderler olmak üzere, parti sözcüleri ulusal kanallarda ve gazetelerde her Allah’ın günü kullandıklarını halkımız izliyor. İzleyen belli seviyedeki vatandaşında yüzleri kızarıyor ve çocuklarına izletmek istemiyor.

Başlığa sığmadığı için yazamadığımız, Hırsız, Nesepsiz, Soysuz, Kiralık, Satılık, PKK lı, Çapulcu, Vandal, Şerefsiz, Haysiyetsiz, Geri zekâlı, Aptal, Hayvan, Müsvedde, Kelimelerini de ilave etmek lazım. Bizim tarihimizde, inancımızda, kültürümüzde devleti ve milleti yönetenler birbirine bu kadar ağır ve ağza alınmayacak kelimeleri kullanmamışlardır.

Bizce tarihimizde, inancımızda, kültürümüzde ve töremizde bulunmuyor ama parti yöneticileri kimleri örnek alarak ne amaçla yıkıma ve kavgaya yol açacak hakaret kelimelerini kullanıyorlar?  Bundan nasıl keyf alıyorlar ve siyasi olarak ne kazandıklarını sanıyorlar?
 
Ağır hakaret taşıyan kelimeleri particiler birbirine kullanırken halkımıza da, küfürden pay düştüğü halde neden suskun kalarak küfrün kendine de yapıldığını anlamıyor ve kabulleniyor? Bir hane reisine yapılan hakaret ve küfür hane halkını ilgilendirmiyor mu? Hane reisinin namus ve haysiyeti hane halkının namus ve haysiyeti sayılmıyor mu?

Kişiler, itibardan, saygınlıktan, ahlaktan, utanmaktan uzaklaşabilirler ama bir millet topyekûn bu değerlerden uzaklaşamaz. Değerlerine ve kendine saldıranlara da göz yumamaz. Saldırganları taltif ederek alkışlayamaz. Ülkede daha çok küfür eden alkışlanır hale geldi. Aceba toplum topyekûn çıldırmak üzere midir?

Saldırgan ve küfürbazlar incelendiğinde birçok madde sıralanıyor ama en önde geleni; ruhi bozukluk ve aşağılık duygusu gelmektedir. İkincisi de kesinlikle haksız olmaları, üçüncüsü de konuyu veya konuları bilmiyor olmaları gelmektedir. 

Küfürle, insanları birbirine düşman etmeye çalışarak Türkiye’yi yönetme ve yönetmeye talip olma yerine, ekonomi, sanayi, tarım ve ticaret konularında bari kavga edilmeyerek, ehliyet ve liyakat sahipleri her yerde iş başına getirilseydi, ülke gelişmiş ülkeler arasına çoktan girerdi. Bu duruma bize benzeyen en güzel örnek Güney Kore’dir.

Kavga etmeyen Güney Kore 50 yılda ‘’Gelişmiş Ülkeler Arasına Girdi,’’ biz ‘’Orta Gelir’’ içindeyiz. Siyasetçiler birbiriyle kavga edip halkı da arkasından sürükleyince, insanlarımızın mutluluğunu ve gelir seviyesini yükseltemedik. Yatırımcıları da motive edemedik.

Sanayileşmede geç kaldık, inanç konusunda siyasetçiler yüzünden gereksiz ve anlamsız kutuplaşmalar oldu. Ne yazik ki hala bütün şiddetiyle devam ediyor dolaysıyla arzulanan ‘’Milli Birlik’’ sağlanamıyor. Aşırı derece de partileşme din-iman, bayrak, vatan, millet, adalet ve hakkın önüne geçiyor.

Vatandaşın birbiriyle ilişkisinde, dinimizce ve hukukumuzca önde gelen beş şey yasaklanmıştır. 1- Akla, 2- Cana, 3- Mala, 4- Nesle, Zara verilmemesi, 5- Dini görevini yerine getirene müdahale edilmemesi. Herkes elini vicdanına koyarak düşünürse ülkede ki durum nedir? Kaç kişi canından, malından, kaç kişi neslinin geleceğinden emin ve kaç kişi dini görevini istediği gibi yapabiliyor?

Lafı çok uzatmadan bu maddelerden hareket ettiğimizde, dokunulmadık ve istismar edilmedik değerlerin kaldığını kim iddia edebilir. Bize göre kimse inandırıcı şekilde iddia edemez. İnsan için DEĞER taşıyan kelimeler, particilik için bu kadar acımasız kullanılan bir toplumda huzur ve mutluluk beklemek hayalden bile ötededir.


42 yaşında kaybettiğimiz, Prof. Dr. Erol Güngör Hocamız bakın ne diyor; ‘’…Partizanlığın olduğu yerde FİKİR olmaz. Fikrin de kalitesine bakmak lazım, kimin söylediğine değil. Milliyetçiliğe siyaset ve parti gözlüğüyle değil, ‘’Sosyal Bilimler’’ gözlüğüyle bakmak lazım. 
Medeniyeti politikacılar yaratmaz, medeniyet âlimlerle ve sanatkârların işidir…’’

Prof. Dr. Cemil Meriç ise; ‘’…Neden İşçi Partisi’ne girmiyorsun? (sorusuna) Girmem, çünkü benim yerim kütüphane, ben IŞIK arayan, AYDINLANMAK ve AYDINLATMAK isteyen bir insanım. Politikacının kurtarıcılığına inanmıyorum…’’ Diyor.

Ana fikir olarak değerli okuyucular kaç yaşında olursanız olun, kafanızı iki elinizin arasına alarak Allah’ın verdiği aklı, beyninizi ve vicdanınızı kullanarak olaylar ve insanlar hakkında sadece kendinizi ve geleceğinizi düşünerek karar verin. Anlamsız, sonu olmayan halkınıza gelecek hazırlamayan ve sizi birbirinize düşüren hiçbir şeyin arkasından da, önünden de giderek kullanılmayın.
   Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


29.08.2021 05:18:00

Rasim Gül

HAİN, ALÇAK, MÜRTECİ, DİNSİZ, FETÖCÜ, FAŞİST, EMPERYALİST, SÖMÜRÜCÜ

HAİN, ALÇAK, MÜRTECİ, DİNSİZ, FETÖCÜ, FAŞİST, EMPERYALİST, SÖMÜRÜCÜ