‘’Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar. İktidar suiistimale yakındır. Mutlak iktidar ise suiistimalsiz yapılamaz. Gerçek demokratik ilke, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olamaması demektir.’’ Görüşü, Lord Acton’a aittir.

Lord Acton; 1834 tarihinde İtalya’nın Napoli şehrinde doğmuş, 1902’de Almanya’da ölmüştür. Aslında İngiliz düşünürdür. ‘’Asırlarca, eğitimin bir devlet hizmeti olduğu keşfedilemedi ve devlet eğitim işlerine karışmadı. ’diyerek bir gerçeği cesurca dile getirmiştir.

Ülkemizde bu sözleri, kabul edenler ve etmeyenler olabilir. Cumhuriyet döneminde görev yapan bütün iktidarları, gücün ve mutlak gücün bozduğunu çok iyi bilirler. Buda gerçek demokratik ilkelerin uygulanmadığının net göstergesidir. Halkın, seçimle ve atamayla güç sahibi olanları mutlaka denetlemesi gerekmektedir. Ki geleceğini teminat altına alabilsin.  

Biz Lord Acton’nun görüşlerine 1955’den bu yana bildiğimiz iktidarların hiç birinin demokratik olmadığını yaşayarak gördük. Halkın hak ve hukukunu hiçbir zaman gereği gibi korumamıştır. Uğradığımız haksızlıkları, yapılan yolsuzlukları görerek ve yaşayarak bu yaşa geldik. Ne yazikki her şey aynen devam ediyor. Güç zehirlenmesi deyince sadece iktidar akla gelmemeli. Bürokratlar, iş adamları, sivil toplum yöneticilerinde de güç zehirlenmesi olabilir.

Eğitim, devlet mutlak yani fahiş kar peşinde koşanların eline bırakmamalı. Eğitimi devlet üstlendiğinde de, çocukları yetersiz aynı zamanda başka fikir ve görüşlerin militanlığını yapan öğretmenlerin eline bırakmamalı. Şayet bırakıyorsa eğitimin başında ki ‘’MİLLİ’ kelimesini kaldırmalıdır. Kaldırmıyorsa halk gereğini yapmasını istemelidir.

‘’MİLLİ’’ ne demek, TCK’na göre: Milletle ilgili, millete özgü, ulusal. Şu anda gerek devlet, gerekse özel sektör eliyle yapılan eğitimlerin milli kelimesiyle ne kadar bağdaştığını her okuyucu kendinden, çocuklarından veya yakınlarında gayet net bilmektedirler,

Milli kelimesini içeren birleşik kelimeler ise, milli değer, milli dil, milli eğitim, milli ekonomi, milli gelir, milli güvenlik, milli irade, milli kimlik, milli marş, milli savunma, milli takım, milli varlık şeklinde devam etmektedir.

Yazımızla alakalı ve mutlak güce örnek olan ülkelere bakalım. Bu ülkeler, başkanlık sistemi ile yönetilmektedir: 1- Angola, 2- Kosta Rika, 3- Arjantin, 4- Benin, 5- Bolivya, 6- Brezilya, 7- Burundi, 8- Şili, 9- Kolombiya, 10- Komorlar, 11- Kongo, 12- Endonezya, 13- Dominik, 14- Ekvator, 15- Gine, 16- El

Salvador, 17- Gambiya, 18- Honduras, 19- Liberya, 20- Malavi, 21- Maldivler, 22- Nikaragua,

23- Nijerya, 24- Palu, 25- Panama, 26- Paraguay, 27- Filipinler, 28- Seyşeller, 29- Sierra, 30- Leone, 31- Güney Sudan, 32- Liberya, 33- Malavi, 34- Maldivler, 35- Meksika, 36- Surinam, 37- Türkiye, 38- Uruguay, 39- Venezuela, 40- Zambiya, 41- Gana

41 ülkenin 2021 yılı itibariyle, fert başına düşen ortalama Milli Gelir 5.000 dolar. 8 ülkenin 10.000 dolar, 15 ülkenin 2.000 doların altında. 41 ülke içerisinde gelişmiş ülke yok. Türkçe konuşan ülkelerin seçimle gelmiş, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs hariç, ama seçimle gitmiş hiçbir ülke yok.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu şekil başkanlık sisteminin kurumlarını demokratik yapıda oluşturduktan sonra devam etmeli. Ya da Amerika, Fransa’daki yarı başkanlık sistemine geçmeli. Bu şekilde asla olmaz, olamaz. Ama en doğrusu, parlamenter sisteme dönerek, despotça yönetilen 41 ülkenin içinden çıkılması gerekir. Ki atalarımızın kemikleri sızlamasın ruhları azap içinde olmasın.

Ömer Hayyam’ ın deyişiyle sözü bitirelim: ‘’ Bir elinizde kötülük- Bir elde kalem…/ Bir helaldir işiniz- Bir haram.. / Şu yarım, yamalak Dünya’da; / Ne tam kâfirsiniz, Ne tam Müslüman,’’ Hayyam, matematikçi, astronom, tarihçi, filozof ve şair. 1048’de Nişabur’da doğdu, 1131’de Nişabur’da öldü. Türbesi İran’da.

  HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.