Bugün okuduğum yaşanmış bir hikayeden çok etkilendim bu kanuda birkaç kelam etmek istedim umarım sizde beğenirsiniz
Bazı insanlar koltuklarda oturmaz, koltuklar onların duruşuyla anlam kazanır. Bazı makamlar insanı yüceltmez; o insanlar, makamı şereflendirir. Merhum Vali Refik Arslan Öztürk de işte tam olarak bu anlayışla yaşamış, görevi süresince ve sonrasında örnek bir devlet adamı olmuştur.
Yıllar önce İzmir-Çeşme hattında bir minibüste ayakta yolculuk ederken, kimlik kontrolü sırasında "Bilecik Valisi" kimliğini gören polis memurlarının şaşkınlığı, aslında bir neslin kaybolmakta olan erdemlerine duyulan hasretin ifadesiydi. “Sayın valim, sizi biz götürelim.” teklifine, Öztürk’ün verdiği şu kısa ama çarpıcı cevap, bugüne ders niteliğindeydi:
“Teşekkür ederim. Tatildeyken, devletin aracına binmem.”
Bu söz, kulağa sade gelse de, arkasında derin bir devlet ve millet ahlakı, bir görev bilinci vardır. "Kul hakkı"na dair hassasiyetin, "emanet" kavramının içselleştirildiği bir vicdan konuşmaktadır burada.
Bugünlerde sıkça duyduğumuz “İtibardan tasarruf olmaz” anlayışı, lüks tüketimi meşrulaştırma aracına dönüşmüşken, merhum Vali Öztürk’ün yaşamı bize gerçek itibarı hatırlatıyor. Gerçek itibar, dürüstlükten, tevazudan, adaletten ve halkla arandaki duvarları kaldırmaktan doğar.
Ne güzel demiş atalarımız:
“Ayağını yorganına göre uzat. Hazıra dağ dayanmaz.”
Vali Öztürk, görev yaptığı illerde makam aracına binmeyen, sabahları yürüyerek işine giden, toplantılara kendi cebinden bilet alarak otobüsle giden bir kamu görevlisiymiş. Bu davranışıyla devlet malını kendi malı gibi değil, milletin emaneti gibi gören bir anlayışı temsil etmiş
Devlet terbiyesiyle yetişmiş, omuzundaki sorumluluğu bir yük değil, bir şeref olarak taşımış bir neslin temsilci olmuş. Vali Öztürk. Gösterişten, şatafattan, makam kibirinden uzak; halkla iç içe, mütevazı, ölçülü, tutumlu bir hayat sürmüş ne mutlu onun gibi davrananlara.
Onun gibi devlet adamları, bugünün dünyasında ne yazık ki mumla aranır hale geldi. Oysa ki:
“Kul hakkıyla gelen, iflah olmaz. Ne oldum deme, ne olacağım de.”
Bu sözler, sadece nasihat değil; bir ahlaki pusuladır. Ve o pusula, merhum Vali Refik Arslan Öztürk’ün yaşamında sapmadan takip edilmiştir.
Bugün onun ardından yazılan her güzel söz, edilen her dua, gösterdiği duruşun, harcadığı emeğin ve taşıdığı sorumluluğun bir karşılığıdır. O, ardında servet değil, örnek alınacak bir yaşam bırakmış
Ruhu şad olsun…
Vali Refik Arslan Öztürk gibi insanlar bize şunu hatırlatır:
Devletin büyüklüğü, vatandaşına nasıl davrandığıyla ölçülür. Ve devlet adamı, önce insan olmayı başarmalıdır.
Allah rahmet eylesin.
Mekânı cennet, makamı âli olsun, saygıdeğer Valimiz…