Türkiye’de fikirlerin engellenmesi, heyecanı ve ideali bitiriyor, insanları önce kuklalaştırıyor, sonrada robotlaştırıyor. Kişisel fikirler engellendiğinden partiler, bir süre sonra parti olmaktan çıkıyor, siyasi cemaate veya siyasi şirkete dönüşüyor. Siyasetin çıkar kaynağı haline getirilmesi, ülkeyi devamlı sallıyor, it izi, kurt izi birbirine karışıyor. Fikir ve ideal sahibi olanlar, partilerden ya ayrılıyor ya da sessizce ve üzülerek olanları seyrediyorlar.
Şirkete dönüşmüş partilerde ideal kalktığı için sağ, sol, kapitalist, liberal, dindar, milliyetçi, faşist, devrimci ve de komünist olma önemini kaybediyor. Muhafazakâr, inançlı, inançsız fark etmiyor, hatta ehliyet ve liyakat, tecrübe 5 para etmiyor. Partinin ve devletin başında, şah, padişah, kral, imparator, demokrat, despot, kanuna saygılı-saygısız birilerinin bulunması fark etmiyor. İdare edilenler sürü haline getirildiği için gayet rahat uyum sağlayabiliyorlar.
Paradan, puldan, torpilden, avanta ve ihale almadan, milli gelir dağılımının adaletsizliğinden habersiz olan, samimi vatandaşlar bütün gücüyle mensubu olduğu partiye hizmet etmekten geri durmuyor. Ülkede, seçmen sayısı 64 milyon. Akıl yoluyla inceleyerek ve düşünerek oy kullanan 20-25 milyonu geçmiyor. Sürü zihniyetiyle oy veren sayısı ise 39-44 milyon arasında. Genel başkanlarda bunların üzerinde duruyor ve kamplaştırmayı pekiştirme siyasetini takip ediyor.
44 milyonun içinde çıkarını takip eden avene ve evet efendimciler var. Bunlarda, doğru ile eğriyi karıştırarak insanları birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Haylıda başarılı oluyorlar, çünkü bizim saf ve temiz insanımızın elinde ne elek var, nede doğru ile eğriyi ayırt edeceği süzgeç var. Hiçbiri soru dahi sormadan, söyleneni olduğu gibi kabul etme alışkanlığı var. Nedenide padişahın kulu olma noktasından, Cumhuriyetin vatandaşlığına geçememe sorunu mevcut.
Ülkede, insanların birbirini satma işi aldı başını gitti. Kimin kime ne kadar güveneceği, sır saydığı meseleleri ne kadar anlatacağı söz konusu olmaktan çıktı. Dolaysıyla ortak akıl ortadan kalktı, geriye samimiyetsiz yeri geldiğinde inkâr edilecek önemsiz konular konuşulmaya başlandı. Toplum boş şeylerle uğraşır hale geldi. En berbatı da toplum siyasallaştı.
Bazı sözler, Türk toplumunun gerçeklerini yansıtıyor. Örnek; Çin Atasözü:‘’ Bir kere satan, hep satar’’, ‘’Bir şeyi gönülden istediğin zaman, istediğini gerçekleştirmek için tüm evren elbirliği ile yardım eder’’ Paul Coelho, ‘’İşi belkilere bırakan toplum, geri kalmışlığın içinde yok olur.’’ General Graham Fuller, ‘’Bizler birbirimizi tanımağa can atamadık’’ Azerbaycan Sanatçısı, ‘’Acı duyabiliyorsan..! Canlısın. Başkalarının acısın duyabiliyorsan, insansın’’, Tolstoy. Bu sözler anlayana gerçekleri açıkça anlatıyor. Ancak toplumumuzda, insanlar birbirini anlamaya gayret etmiyor. Çünkü dinlemiyor.
14 Mayıs 2023 yılı Genel seçimleri için, yarışanların çok ama çok kötü örnek olduğu apaçık ortada. Milli Birliği düşünenlerin tamamı, toplumu ayrıştıranları acıyarak, esefle ve umutsuzca izliyorlar. Düşmanın bile kullanmayacağı kelime ve cümleleri birbirine kullanan, ülkenin idaresine talip olan sözde siyasetçilere sadece acıyarak Allah akıllar versin denebiliyor.
Milletimizin ve İslam Âleminin Ramazan Bayramı Kutlu Olsun.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.