‘’Düşünmek zor bir zanaattır. Bu yüzden çoğu insan SÜRÜYÜ takip eder.’’ Diyor, İsviçreli Psikiyatr Analitik Psikolojisinin kurucusu, Carl Gustov Jung’dur. 1875-1961 yıllarında yaşamış bir papazın oğlu, aynı zamanda Derinlik Psikolojisinin üç büyük kurucularından biri.

Derinlik psikolojisi, bilinç dışını inceleyen RUH bilimine verilen isimdir. Aynı zamanda ruh hekimliği, ruh biliminin genel adı da oluyor. Bizim konumuz ve sahamız elbette psikoloji, ruh ve ruh bilimi değil, DÜŞÜNMEK ’dir. Türk insanı çok zeki olduğu halde neden düşünmüyor, neden düşünmek için çabalamıyor? Bu durum, zeki insanlarla ters orantılıdır.

Türk insanını sorunlarının başında, düşünmemeyi seçmesidir. Düşünerek karar vermeyi seçmeyip, düşünmeden sürüyü takip etmesidir. Yüzyıllardır düşünmeyen insanlarımız, tabalıktan kurtularak, vatandaşlığa geçememiştir. Bu durum Türk Halkını idare edenlerin hoşunu gittiğinden, daima düşünene karşı olmuşlar, liderin düşünmesinin yeterli olduğunu savunmuşlardır. Ülkede düşünmenin en ağır cezasını, devrimciler, ülkücüler çekmişlerdir.

Düşünmenin, temelinin çekirdek ailede atılması gerekiyor. Ülkemizde, yüzyıllardır ‘’İlmi Hür, İrfanı Hür, Vicdanı Hür’’ nesiller yetişmesinin bütün kapıları kapatılmıştır. Daha da acısı, ‘’Baş başa, Baş Padişaha Bağlıdır’’ süzü idarecilerin ve siyasetçilerin işine geldiği için sıkıca sarılmışlar halende devam ediyorlar. İnsanımız, kendini selamete çıkaracak sistemi düşünmek yerine, sürüye katılıp lider peşinde gitmeyi tercih etmektedir.

Siyasetçilerin ve yöneticilerin rahat, idare etmeleri için düşünen insan saf dışı edilmektedir. Yüzyıllardır, her kademedeki yöneticiler düşünenleri değil, istisnalar hariç, düşünmeyenleri yani evet efendim diyenleri tercih etmişlerdir. Yöneticiler kendinden fazla bilenler bir tarafa, kendi kadar bilenleri dahi tercih etmemişlerdir.

Düşünmek için gereken, BİLİM, AKIL, MANTIK, FELSEFE doğu toplumlarında ve Türkiye’de pek sevilmemiştir. Belli aralıklarla konjonktürel olarak düşünmeyi ve itirazı benimseyen gençlikte hiç acımadan ezilmiştir. 2022 yılında dahi gençlik düşünmeden uzak tutulmaktadır. 200’zün üzerinde Üniversite olmasına rağmen hiç birisi düşünce üzerinde durmamaktadır.

Birkaç örnek verirsek sanırım gerçek daha iyi anlaşılır. Hiçbir lidere taraftarı olanlar bile düşüncelerini ifade edemez ve içinden geçenleri soramaz. Hiçbir cemaat ve tarikat mensubu düşündüklerini ve içinden geçenleri soramaz. Bu gerçekler karşısında, Türk toplumunda düşünme nasıl gelişebilir? Düşün ve aklet diye yaratılan insanın, düşünmesi engellendiğinde yolunu nasıl tayın edecek? 

 İnsanımız, başıma bir bela gelir diye, düşünmeden vazgeçip, SÜRÜYE katılarak kendini gizliyor ve düşüncelerini bastırıyor. ‘’Her Derde Deva’’ diye cemiyetlerde, derneklerde, partilerde, cemaat ve tarikatlarda görünmeyi tercih ediyor. Batı toplumlarında olduğu gibi insanların güvenliği ve geleceği teminat altına alınsın, bu kuruluşlarda kayıtlı olanların YÜZDE DOKSANI bir saniye durmaz, ayrılır.

Düşünmeyen veya düşündürülmeyen insanların barınağı siyasi kuruluşlar, cemaat, tarikat ve hemşericilik oluyor. Bu kuruluşlarda yer alanların büyük çoğunluğu sadece kendini ispat etme çabasına düşerek fanatikleşiyor ve kendi grubunun dışındakilerin tamamına saldırıyı marifet sayıyor. Hatta karşıda saldıracak birilerini bulamazsa kendi içlerindekilere saldırıyor.

Buradan varmak istediğimiz sonuç düşünmeyen ve akletmeyenlerin, ‘’Milli Birliğe’’ zarar vererek, Millet duygusunu zayıflatmaları, Devlete güveni sarsmaları, hem kendi geleceklerini, hemde halkın geleceğini karartmalarıdır.

  HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


19.04.2022 03:58:00

Rasim Gül

DÜŞÜNMEK ZOR BİR ZANAATTIR

DÜŞÜNMEK ZOR BİR ZANAATTIR