İnsanlar, farklı zekâ seviyeleri ve kabiliyetleriyle yaratılmışlardır. Her bireyin kendi kabiliyetini keşfetmesi, yaşam yolculuğunda doğru bir yön belirlemesi oldukça önemlidir. Bu süreçte ailelerin, eğitimcilerin ve yöneticilerin büyük sorumlulukları vardır. Her birey, sahip olduğu potansiyeli en iyi şekilde kullanmak için doğru bir rehberlik ve desteğe ihtiyaç duyar.

Kişinin başarılı olabilmesi için ilk adım, sahip olduğu kabiliyetin farkına varmak ve bu kabiliyet doğrultusunda yol almak olmalıdır. Bu yolda ise öncelikli olarak gerekli olan ilimdir. İslam, ilmin önemini sıkça vurgulamaktadır. “Gerçekten Allah, bilginleri takva yönünden insanların en yüksek derecelerine çıkarmıştır. İlim, sadece kişisel gelişim için değil, toplumsal sorumluluklar açısından da önemlidir. İnsanlar, sadece kendi kabiliyetleriyle yetinmeyip, çevrelerine, ailelerine ve toplumlarına da katkı sağlamalıdırlar. Toplumun meselelerine duyarsız kalmamak, bir insanın gerçek anlamda başarılı ve faydalı olabilmesinin temelidir.

Kabiliyetini keşfeden bir insan, ikinci olarak kendisine güvenmeli ve bu alanda sağlam bir strateji geliştirmelidir. Bu, başarının ikinci basamağıdır. Başarı, ancak bir kişinin kendi yeteneklerini benimsemesi, bu alanın farkında olması ve bu alandaki eksiklikleri görmekle mümkündür. İslam’da da insanın, kendisine güvenmesi ve doğru yolda ilerlemesi gerektiği vurgulanır: "Allah size neyi vaat etmişse, ona doğru giden yolu çizin." (Fussilet, 34)

Kişi, çalıştığı alanda karşılaştığı olumlu ve olumsuz durumları göz önünde bulundurarak stratejiler geliştirmeli, kendini sürekli geliştirmeye çalışmalıdır. Aynı zamanda, bu yolda tecrübeli ve bilgili kişilerle istişare yapmak, akıl almak ve doğru kararlar almak da önemlidir. İnsanın, başarıya ulaşma yolundaki planları net ve belirgin olmalıdır. Kendisine ait bir çalışma ortamı hazırlamalı, gerektiğinde mevcut ortamı değerlendirmelidir.

Başarı yolculuğunun üçüncü ve en önemli basamağı ise kararlılıktır. Bir insan doğru güzergâhta ilerlerken, karşılaştığı engeller onu yolundan alıkoymamalıdır. İstikrar, kişinin azim ve kararlılıkla hedefe ulaşmasını sağlar. “Gerçekten Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153) ayeti, istikrarın ve sabrın ne kadar önemli olduğunu belirtmektedir. Bu sabır, doğru yolda ilerlerken karşımıza çıkacak her türlü zorlukla baş edebilmemiz için gereklidir.

Bazı kişiler ise, istikrarlı bir şekilde ilerlemeyip, sürekli olarak dalgalanan bir yolda yürürler. Daldan dala konan bir kuş gibi, nefsine hoş gelen her yeni teklife kapılıp yolunu kaybederler. Bu kişiler, gerçek anlamda başarılı olamazlar, çünkü azim ve istikrar eksikliği içindedirler. İslam’da da nefsin hevalarına kapılmaktan sakınılması gerektiği öğütlenir.

Bazı insanlar ise kendi kabiliyet alanlarını tam olarak keşfedememiştir. Bu durumda, her alanda başarılı olabileceklerini düşünürler ve her işe el atarlar. Ancak bu, başarının önünde büyük bir engel teşkil eder. Her işin ve her makamın, belli bir yetkinlik ve kabiliyet gerektirdiği unutulmamalıdır. İslam, insanların her alanda en iyi olabilmek için çaba sarf etmeleri gerektiğini, ancak her konuda uzmanlaşmanın bazen kişiyi başarısızlığa da götürebileceğini ifade eder. “Her işin bir ehli vardır” hadis-i şerifi, doğru alanda ilerlemenin önemini vurgulamaktadır.

Faydalı iş yapmanın, gerçek hizmetin ve hayatın başarısının yolu, bu adımları tek tek izlemektir. İlim, güven, strateji, kararlılık ve istikrarla kişi, hedefe doğru istikrarlı bir şekilde ilerlemelidir. Her bir basamağı tamamlayan bir insan, yalnızca kendi hayatında değil, toplumda da önemli bir değişime öncülük eder. Sonuçta, başarının temeli; kendini keşfetmek, sahip olduğu kabiliyeti doğru yönde kullanmak ve kararlılıkla bu yolu izlemektir.


7.04.2025 23:52:00

Mustafa Avcı

Doğru Bir Rehbere Ve Desteğe İhtiyaç Vardır

Doğru Bir Rehbere Ve Desteğe İhtiyaç Vardır