Rasim Gül

Tarih: 04.09.2024 05:55

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI, TÜRK’Ü VE ATATÜRKÜ, YOK SAYMAKTAN VAZGEÇMELİDİR

Facebook Twitter Linked-in

Diyanet İşleri Başkanlığı, tarafından açıklanan cami sayısı, 89.817’dir.  Camilerin tamamında, Diyanetin hazırladığı hutbeler okunuyor. Hutbelerde Türk ve Atatürk neredeyse yok sayılmaktadır. İmamlarda bu hutbeyi okumak zorunda kalıyorlar. Türk ve Atatürk’ü yok saymakla bir şey olur mu? Birçok insanın camiye gitmemesine neden olur.

Türkü yok edebilseydi, Çin, Rusya ve başta İngiltere olmak üzere bütün Avrupa ülkeleri, Amerika ile Arap ve Farslar yok ederdi. Daha beteri Türkiye’de Türk görünüp, Türk düşmanlığı yapanların sinsi yıkım çalışmaları yok ederdi. Esas hançeri bunlar saplıyor.  

Türkü, 200-300 yıldır, Atatürk’ü yüz yıldır yok etme çalışmaları başarılı olamadı. İhale, Diyanet İşleri Başkanlığına mı kaldı? Diyanet İşleri Başkanının başka işi yok mu? Başkan, Türküm diyenleri üzüyor, Türk düşmanlarını sevindiriyor. Acı olan, Türküm diyenlerin sukutu ve vurdum duymazlığı, çok acı ve anlaşılır gibi değil.

Dünya’da varlığını ve özgürlüğünü muhafaza etmek isteyen Türkiye, öncelikle Türk Tarihi’ni ve Türkün başına gelenleri, Türk Dili ve Edebiyatını bilmeyenleri asla imam ve öğretmen yapmamalıdır. En azından, ‘’Balkan’’ ve ‘’İstiklal Harbi’’ nin detaylarını bilmeden sorumlu tutulmalıdır. Milli Şairimiz, Mehmet Akif Ersoy’dan, vaaz ve hutbede şiir okumak acıları ve zaferleri gerçeklerini biliyor sayılamaz.

‘’ …Türk olmadan Orta Çağ olamaz, Rönesans (Yenileşme) olamaz, Birinci Cihan Harbi anlaşılamaz.’’ ‘’…Türk kimliği ve şuuru, tarih kitabı okutarak, piyes seyrederek, tarih filmi çekerek veya şiirle, müzikle oluşmuş değildir. Doğrudan doğruya kan, ateş ve kavga ile oluşmuş. Bu nedenle Türk kimliğine sahip olan adam (yabancı düşmanı) olmuştur. İster kabul edin ister etmeyin ama bu böyledir.’’ Diyen tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile,

‘’… Asırlardır Türk, köylü ve asker olarak bırakılmıştır. Devşirme paşaların emrinde, hiçbir fikri alınmadan, yedi iklim üç kıtada, haritada yerini bilmediği cephelerde, sarayın şan ve şöhret hırsları uğruna kırdırılmıştır. Ama gelin görkünki Türk’ün adı yoktu. Saraya ve idareye sokulmadı. Ne dilini geliştirebildi ne yaya bildi. Azınlıklar askerlikten muaf, nüfus ve varlıklarını artırırken Türk nüfusu 600 senede çoğalmadı.

1923’te Vahdettin’inin deyimiyle, 5 milyonluk yarısı hasta ve sakat, yurduda işgal edilmiş bir Türk devretmiştir Cumhuriyete.’’ Diyen, Devlet ricalinin tabutunu omuzladığı, Osmanlı Türk tarihine katkılarda bulunmuş bir bilim adamı olan, Tarihçi Prof. Dr. Halil İbrahim İnalcık’ı, Türk Devletinden maaş alan bütün imam ve öğretmenlere, okutturulup, öğretilmedikçe birlikte hedefe varılamaz.

Hafızası olmayan halkların ne yapacağı belli olmuyor. Günümüzdeki Türk Halkının mükemmel hafızasının olduğunu söylemek oldukça zor. Türkiye’de imam ve öğretmenlere tarih şuuru kazandıracak şekilde eğitim verilmesi, kaçınılmaz bir gerçek olarak ortadadır.

‘’… Zekasız kuvvet yıkabilir, ama yapamaz.’’ Cenap Şahabeddin. ‘’…Ülke kötülükle yıkılmaz, ülkeyi yıkan bilgi sahiplerinin iki yüzlülükleri ve kötüye karşı çıkmamalarıdır. Keçecizade İzzet Molla. ‘’… Türkiye, hem Türk Dünyasının hemde, İslam aleminin ümit ışığıdır. Bu ışığın sönmesi hem İslam aleminin, hemde Türk dünyasının karanlığa gömülmesi demektir.’’ Cahar Dudayev. ‘’… Din seçim, Türklük kaderdir’’ Hoca Ahmet Yesevi. Diyanetin uyanması umut ve dileğiyle. 

 HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —