29 Ekim 1923’de kurulan, geleceğimizin teminatı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 101 Yılını kutluyoruz.   Cumhuriyet, sınıfsız, imtiyazsız bir düzen bir rejim demektir. Bu düzenin kurulması, yerleşmesi ve yaşaması için ekonomik bağımsızlık şarttır. 101. Yılını kutladığımız Cumhuriyet, hakta, hakikatte, adalette, eğitimde ve eşitlikte 85 milyon insanımızı inandırıyor ve mutlu edebiliyorsa, ÇAĞIN en iyi sistemdir. Edemiyorsa mutlaka yöneticilerden kaynaklanan, bir kusur, bir ihmal, bir tuzak ve bir çıkar sağlama durumu vardır.

Cumhuriyet rejiminin, yerleşmesi, gelişmesi ve yaşaması için ön şart, bireylerin ve ülkenin önce ekonomik bağımsızlığını sağlanmış olması gerekiyor. Aynı zamanda ilimde ileri gitmesi, teknolojik icatlarda dışa bağımlılıktan kurtulaması ve kendine yetecekten fazla üretmesi şart. Ne yazık ki ülkemizde bireylerin ve ülkenin ekonomik bağımsızlığı sağlanamadı. İlimde ve kendi tüketiminden fazlasını üretemedi. Dünyada, ekonomik bağımsızlığı elde edemeyen, ülkeler asla tam bağımsız sayılamaz.

Ülkelerin ekonomik bağımsızlığı ise BİLİMSEL gelişme ve teknolojik İCATLA oluyor. Bilimsel gelişme ise bilim adamı yetiştirme, yetişen bilim adamını koruma, ona imkân tanıma ve bilimsel çalışmalarında da özgürlüğünü sağlamakla olabiliyor. Aksi halde bir ayağı topal, bir gözü kör oluyor. Dolaysıyla bilimsel gelişme ve icatta, dışa mecburen bağlı olmak zorunda kalıyor.

101 yıllık Cumhuriyet döneminin her on yılda bir seçimle gelmiş siyasi iktidarları alaşağı edip, seçilmiş siyasileri cezalandırıldı, hatta idam edildi. Ekonomiye, teknolojiye, bilim adamlarına ve gençliğe büyük darbe vuruldu. Ekonomide yenileşme, gelişme- büyüme, üretimi artırma ve üreticiyi koruma büyük çapta aksadı. Özgürlükler ciddi şekilde kısıtlandı, yeri geldi vatandaş gölgesinden korkar oldu.

101 yıllık Cumhuriyet döneminin iyi-kötü 30-40 yılında baskısız, kayırmasız, bilim adamlarına tanınan haklarla Türkiye, dünyada hatırı sayılır bir konuma geldi. Ayrıca ülke yönetimi, bazı dönemlerde, yöneticilerin yetersizliği, liyakat ve ehliyete önem verilmemesi, milli birliğin yeteri kadar sağlanamaması, siyasi parti yöneticilerinin milli konularda bile birlikte olamayışı, ekonomik büyüme ve kalkınmada ciddi etkilendi.

Dolaysıyla teknolojik, stratejik ve savunma sanayine yönelik üretim yetersiz kaldı. Dış ülkelerden yapılan ithalatı, ihracat karşılayamadı. Ödemeler dengesi büyük açıklar verdiği için enflasyon üretimi ve yatırımı çok aşağılara çekti. Üretim azalırken, tüketim büyük miktarda arttı. Ülke altından kalkılamayacak borca girdi. Toplum ürettiğinden fazla tüketti. Milli ruh yerine, kapitalist ruh doğdu.

Cumhuriyetin, fikir, ideal, bilim ve akıl rejimi olduğu halen anlaşılamadı. Ülkenin hür ve bağımsız olmasını sağlayan, insan ruhuna ve yaratılışına uygun bir sistem olduğu da kabul görmedi. Cumhuriyet, bütün bilimlere ve bilimlerin ürettiği teknolojiye kucak açan ve destekleyen bir rejim olduğu da öğrenilemedi.

  Cumhuriyetin: ‘’Demokratik, laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti’’ , ‘’ Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür’’ nesiller ‘’ yetiştirilmesini ve ‘’Kanunların Üstünlüğü’ ’nü istemesi ülkeyi idare edenlerin yer yer işine gelmedi. Dolaysıyla, siyasiler ve üst düzey bürokratlar hem kendilerine, hemde ülkeye belli aralıklarla zarar verdiler. Bu nedenle mehter takımı gibi iki ileri bir geri atım atıldı.

Cumhuriyetin ilk 101 yüz yılında, birçok ülkeden iyi olur düşüncesiyle hukuk düzenini aldık. Büyük bölümü bünyemize, uymadığı için halk çok sıkıntı çekti, halende çekiyor. Bazı yöneticilerin basiretsizliği, kanunların kültür ve geleneklerimize yer yer uymaması nedeniyle, gelişme ve kalkınma açısından ileri devletler seviyesine gelemedik. Bizle başlayan bazı ülkeler, müthiş atak yaptı. Örnek Japonya ve Kuzey Köre. Cumhuriyeti anlama ve inanma demek, seçimlere hile katmama, devlet malının milletin malı olduğunu anlama, yalan ve iftiranın en büyük felaketin başlangıcı olduğunu bilme gelir. Gelir dağılımının adaletli olmasını sağlama, ülkede yaşayan bütün insanların, insanca yaşayacak gelire sahip olması ve inancını rahatça yaşaması vede yerine getirmesi gelir.

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Cumhuriyet, Türk Milletinin geleceğini şekillendirmiştir. Cumhuriyet, egemenliğin millete ait olduğu ve halkın seçtiği temsilciler aracılığıyla yönetildiği bir rejimdir. Halk, kendi kaderini belirleme hakkına sahiptir. Laiklik ilkesi ve eğitim Cumhuriyetin temel taşlarından biridir. Cumhuriyet, aynı zamanda kadın haklarına da büyük önem vermiştir. Türk kadını, Cumhuriyet döneminde birçok hak elde etti. Toplumun her alanında aktif olarak yer almaya başladı. Cumhuriyet, demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunan bir sistemdir. Türkiye’nin uluslararasında saygın bir konuma ulaşmasına yardımcı olmuş ve milletin refahını artırmıştır. 

Cumhuriyet, Türkiye’nin BEKASININ, ortak değerlerinin ve birliğinin sembolü ve teminatıdır. Onu korumak ve geliştirmek 85 milyonun sorumluluğundadır. Cumhuriyet, Türkiye’nin çağdaş ve demokratik bir toplum olma yolunda ki en önemli adımlarından biridir. Onun temel ilkelerine sahip çıkmak, Türk Milleti’nin birlik ve bütünlüğünü korumak anlamına gelir. Bu nedenle Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutlamalı ve Cumhuriyetimizi dahada güçlendirmek için 85 milyon olarak birlikte, birbirimizi severek, sayarak çok çalışmalıyız.

Cumhuriyetin 101. Yıl dönümünü, Türk Milleti için hem gurur kaynağı, hemde geleceğe yönelik umutların arttığı bir dönem olarak kabul etmeliyiz. Cumhuriyetimiz ve demokrasimize, 100 yılda belki yüz defa pusu kurulmuş ama bu aziz millet tüm pusuları, döndürülmek istenen dolapları, gafillerin, hainlerin, içimizdeki kansızların oyunlarını bozarak yoluna devam etmektedir.

Cumhuriyet Meclisin iradesiyle Atatürk’ü Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü’yü Başbakan ve Cumhurbaşkanı, Celal Bayar’ı Başbakan, Milli İradeyle, Bayar’ı Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes’i Başbakan, Süleyman Demirel’i başbakan ve Cumhurbaşkanı, Bülent Ecevit’i başbakan,  Turgut Özal’ı Başbakan ve Cumhurbaşkanı, Necmettin Erbakan’ı, Mesut Yılmaz’ı başbakan, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan’ı Başbakan ve Cumhurbaşkanı, Yıldırım Akbulut’u, Tansu Çiller’i, Ahmet Davutoğlu’nu, Binali Yıldırım’ı başbakan yapmıştır. 

Cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşlarına minnetlerimizi sunmak, emanet edilen Cumhuriyeti korumak ve kollamak, bizim namus borcumuzdur. Büyük Türk Milleti, Cumhuriyetiyin 101. Yılı kutlu olsun, nice yüzyıllara ulaşarak, Türk Birliğini kurup Turan’a erişene kadar yolun açık olsun.                                HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


29.10.2024 07:07:00

Rasim Gül

CUMHURİYETİMİZİN 101. YILI KUTLU OLSUN

CUMHURİYETİMİZİN 101. YILI KUTLU OLSUN