Bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzre, Devlet Başkanı Kenan Evren’i ziyaretten sonra Çankaya Köşkünün güzelliğine ve mütevaziliğine gerçekten hayran oldum. Tabi ki gözümün önüne Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar geldi. İstiklal Harbi lideri Atatürk ve arkadaşları olan İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın oturduğu koltukta, kim olursa olsun silahla gelerek oturmasını onaylamak demokrasiye inanmamanın ta kendisidir. Cumhuriyete ve demokrasiye bu kara leke sürülmemeliydi.
Aksaray’ın Helvadere’den gelen içme suyunu vermek istemeyen, bir kısım Helvadere halkı su borularını kırarak suyun Aksaray’a gelmesinin önlemeye çalışmışlardı. Boruyu kıran gurupla resmi görevliler arasında çıkan kavgada bir kişi ölmüş birkaç kişide yaralanmıştı.
O tarihte Konya’da bulunan 2. Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel, Aksaray’ın içme suyunun engellenmesine devam edildiğinde; ‘’ …Helvadere halkı, Aksaray Halkının, içme suyuna mâni olduğu takdirde; Helvadere Kasabasının toptan kaldırılarak Türkiye’nin uygun görülen bir yerine yerleştirilmesine…’’diye karar çıkarmıştı. Bu yazıdan sonra Helvadere halkı, İçme Su Borusunu kırma bir yana, borunun yanından bile geçmedi.
Aksaray’ı temsilen elbette paşaya uğrayıp teşekkür etmeden köşkten ayrılma olamazdı. Heyetimizle Paşa’nın Özel Kalemine vardık, Aksaray heyeti olarak teşekküre geldiğimi söyledik. Müdire Hanım buyurun oturun Paşamız gelmek üzere dedi. Bize ne alırsınız deyince çay dedik. Çay bardakları ve tabakları gerçekten çok güzeldi. Çaylar bitmeden Paşa geldi, bizi odasına davet etti. Çikolata tabağını alarak kendisi biz ikram etmeye başladı. Kocaman Paşa, bize ikramda bulunduğu için hem utandık, hemde gururlandık.
İkram tamamlanmadan Paşa, ‘’…Kaymakama sordum suyumuz şarıl, şarıl akıyor der demez, Dr. Gündüz Güven, ne akması paşam ŞIP bile demiyor deyince, paşa ikramı bıraktı, Özel Kaleme, İller Bankası Genel Müdürünü bağlamasını emretti. Arkasından, ‘’… Şimdi yok derler’’ diye ilave etti. Geçekten toplantıda dediler. Bu cevaba paşa adeta delirdi, onu bulurum dedi.
Gelen çaylarımızı içtik ve teşekkür edip ayrıldık, Bir gün sonra vali Ünal Özgödek, bir temel atma programında, ‘’Rasim Bey İller Bankası Genel Müdürünü siz mi şikâyet ettiniz.’’ Dedi. Bende şikâyet etmedik deyip olayın gelişimini anlattım. Meğer biz ayrıldıktan sonra, Genel Müdürü bularak suyun neden akmadığını ve telefona neden çıkmadığını sorup ağır hakaretlerde bulunmuş. G. Müdür, Vali Beyi arayıp, Aksaray’dan kimin şikâyet ettiğini sormuş. Aşırı derecede üzüldüğünü ifade etmiş.
Halbuki 1962 ve 1963 yıllarında, Aksaray Belediye Başkanı rahmetli Mehmet Dalkılıç; Aksaray Belediyesi adına, Helvadere Belediyesinden 150 litre /saniye su çıkan iki kaynak alanını satın almış. Dolaysıyla mevcut iki kaynak Aksaray Belediyesinin tapulu mülkü olduğundan, helvadere Belediyesi ve halkının suya müdahale hakkı yoktu.
Daha sonra Ticaret Sanayi Odası olarak bu tapuların numaralarını alarak Niğde Valisi rahmetli Ünal Özgödek’e sunduk. Vali Beyde bize, ‘’ …Siz bana güvenin, Aksaray’ın içme suyu devam edecek ve hiçbir olay çıkmayacak…’’ dedi. Gerçekten de hiçbir olay çıkmadı. 1985 yılında Helvadere Belediye Başkanı Rahmetli Bayram Akyol, Aksaray Belediyesine müracaat ederek, dava açmak istemediğini, içtiğimiz suyun helal olması için suyun parasını ödememizi talep etti.
O tarihte Aksaray Belediye Meclisi Üyesi olduğum için, Aksaray Belediye Başkanı rahmetli Emin Gürün, Bayram Akyol’la görüşmeye beni görevlendirdi. Başkan Akyol uzun bir konuşma yaptı ve ‘’…Hakkımızı istiyoruz, mahkemelik olmamızın iyi olmayacağını da ilave etti.’’ Bende, iki kaynaktan çıkan 150 litre/saniyenin suyun, iki kaynağın tapulu mülkümüz olduğunu dolaysıyla kendi suyumuza para ödememizin kanunen mümkün olmadığını belirttim.
Helalleşmek adına size bir arsa bağışlayalım, dükkân yaptırın devamlı bir geliriniz olsun dedim. O zaman arsa olan, Şimdi ki Sancak İş Merkezinin ve eski Ziraat Odasının yerlerini teklif ettim. Bayram Akyol’da kabul etmedi ve toplantıyı terk etti.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA