Çalma deyip geçemeyiz, çalmanın bin bir şekli var. Bunlardan aklımıza gelenler; birilerinin malını, parasını çalma. Hakkını hukukunu çalma. Geleceğini ve umudunu çalma. Şanını, şerefini, itibarını çalma. Sırasını, rütbesini çalma. En fenası da inancını çalma ve Allah’la kandırma. Milletin parasını gereksiz yerlere harcayarak çalma. Milletin parasıyla yanlış yatırım yaptırarak çalma. Milletin çocuklarını yanlış yönlendirerek masumların geleceğini çalma.

Velhasıl bir toplum, çağı, medeniyeti, büyüme ve kalkınmayı, bilim ve teknolojiyi yakalayamıyorsa kesinlikle işin içinde çalma vardır. Son yüz yılda, kalkınmış ülkeler incelendiğinde kalkınma nedenlerinin çalmayı, çarpmayı ve yalanı ortadan kaldırmalarından kaynaklanmıştır. Bunları yapamayan ülkeler geri kalmış veya az gelişmiş.

Bizim ülkemiz ne yazık ki kalkınmış ülkelerin gösterdiği beceriyi gösterip, çalmayı, çırpmayı ve yalanı ortadan kaldıramamıştır. Çünkü yalan-talan büyük oranda yöneticilerin ve haksız kazanmak isteyenlerin can simidi olmuştur. Binlerce yıldır canını vatan için çekinmeden veren halkımız, henüz bunun farkında değildir.

İnsanımız elbet bir gün belki de yarın başını kaldırıp, haklarının, hukuklarının nasıl gasbedildiğin bizzat görüp, kazandığı haklarının hangi dalaverelerle kendisine verilmediğini görecek ve hakkını alacaktır. 

Çok beğendiğim ve birliği kuran bir milli marşı okuyucuya sunacağım:
‘’Ülkem, vatanım, /  Toprağına kanımı akıttığım, / Başında bekliyorum, / Bekçisiyim vatanımın. / Ülkem, milletim, /Halkım ve vatanım, / Birlikte haykıralım, / ‘’Birlik ol vatanım!’’
/ Yaşasın toprağım, devletim, / Milletim, vatanım, hep bir bütün kalsın. / Ruhu dirilsin, canlansın bedeni, / Büyük ülkem için bunların hepsi! / Büyük ülkem bağımsız ve özgür, / Sevdiğim evim ve ülkem. / Büyük ülkem, bağımsız ve özgür, / Sen çok yaşa büyük ülkem!’’ Ülke adı yerine ülkem kullanılmıştır.

Bu milli marş hangi ülkeye ait olabilir?  Endonezya’nındır. Endonezya Cumhuriyeti binlerce adalardan oluşuyor. Nüfusu 271 milyon, yüzlerce dil konuşuluyor, resmi dili Endonezyaca’dır. 

Ülkemizde çalma, hırsızlık ve yolsuzluk yapılmasından sorumlu ilk sırada bürokrat ve siyasetçi işbirliği geliyor. Siyasetçiyle bürokrat işbirliği yapmadan asla kimse bir şey çalamaz, çalsa da yakalanır. Bürokrat desteği de olmadan işadamı çalamaz çünkü kalem kâğıt, para, karar bürokratın elinde. İş adamı çalmaz demiyoruz, siyasetçi ve ya bürokrat yardımcı olmazsa çalamaz diyoruz.

Çalma ve suiistimalde halk olayın neresinde diye düşündüğümüzde, maalesef halkta işini yürütebilmek hatırına bürokratın, siyasetçinin ve aracının eline düşmekten başka bir çıkış yolunun olmadığını görüp işini yürütmeye çalışı yor. Gördüğü halde görmezden geliyor, bildiği halde bilmezden geliyor. Durumdan o da faydalanıyor.  

Tarihte suiistimal, çalma, hile her zaman olmuş amma belli yöneticiler zamanında oranlar düşmüş veya yükselmiştir. Çalma ve suiistimallerde paylaşma ortaklığı kurulduğunda durum kurumsallık kazanmış ve yaygın hale gelmiştir. Daha da beteri toplumda, çalma, hile, suiistimal, gözü açıklık ve iş bilirlik sayılmaktadır.

Şu anda ülkemizde hile, yalan yaygın hale gelmiştir. Et, sucuk, bastırma, yağ, yoğurt, süt ve bilumum tatlılardaki katkı maddelerinde, her türlü imalat sanayinde, memba suyu diye satılan suların bile birçoğunda hilesize rastlamak pek mümkün olmamaktadır.
Bizim bildiğimiz Ülkede TSE  (‘’Türk Standartlar Enstitüsü’’) denen bir kuruluş vardı. Kim neyi yapıyor ve üretiyorsa numuneyi bu kuruluşa götürür, TSE ciddi anlamda kontrol ettikten sonra piyasa da satışa izin ve üretilen ürüne kalite belgesi verirdi. Bu izin ve kalite belgesinin denetiminide, belediye ve İl Tarım Müdürlüğü yapardı. Kalite belgesi müşterinin göreceği yere asılıyor ama üretim belgedeki kalitede değil. Kontrol eden kim?

Yeni göreve başlamış devlet görevlisinden en tepede olanlara kadar, maaşını halkın ödediği vergilerden alan ve çalmadan hizmete söz verdiği halde, çalan ve çalana engel olmayanlardan halkımız en az 300 senedir çekmektedir. Ne yazikki HIRSIZLIK ’lığı halkımız ve yöneticiler bir türlü önleyemedi.

Bir Ülkenin ve ilin gücü, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasi ve bürokratik iradenin uyum içinde çalışmasından geçer. Ekonomide büyüme ve kalkınmak, eğitim, kültür ve sosyal yaşamda daha ileri gitmek, bilim ve teknolojiyi yakalayarak, icatlar yapıp rahatça çağı yakalayabilir. 
                                                                                Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola. 

 


1.05.2021 00:14:00

Rasim Gül

ÇALANLAR, YARDIM EDENLER ve SUSANLAR

ÇALANLAR, YARDIM EDENLER ve SUSANLAR