İslam âleminde, büyük âlimlerin yetişmesinde o dönemlerin okullarında ( medreselerinde) öğretme ve öğrenme hürriyetinin olması ile ilmin kıymetinin bilinmesinden kaynaklandığı gerçeğini ittifakla büyük tarihçiler ve sosyologlar ittifakla kabul ediyorlar.

Özellikle Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunda, ilme ve âlime yani bilim adamlarına önem verildiğinde, İmparatorlukların haşmeti ve adaleti hem halkını mutlu etmiş hemde dünya kamuoyunda saygın yerleri olmuş.

Türkiye Cumhuriyetine geldiğimizde, Atatürk, o günkü yokluk ve bitkin zamanlarda dahi eğitim-öğretime ve ilim adamına,  çok önem vermiş hatta ülkemizde olmayan hocaları yurt dışından getirttirerek Türkiye’de ders vermelerini sağlamıştır.

Cahil ve âlimin ayırt edildiği ve altın çağını yaşadığı dönem ise Süleyman Demirel dönemi olmuştur. Özellikle 1963-1965 ve 1965-1965 dönemlerinde geçen 7 yılda kalkınma ve büyümeyi bütün ekonomistler kabul etmişlerdir.

Çünkü bu dönemlerde, eğitim ve öğretim gerçekten ehliyet ve liyakat sahiplerinin ellerine bırakılmıştır. İlk, orta, lise ve üniversitelerimizde eğitim ve öğretim çok başarılı olmuş, eğitimcilerimiz korkmadan çekinmeden görevlerini yapmışlardır.

Şu an özellikle ilk, orta ve liselerimizin yönetimleri, büyük oranda sendika başkanlarının yanında olan idarecilere, ehliyet ve liyakatlarına bakılmadan teslim edilmiştir. Yetersiz idarecilerin, idaresinde öğretmenlik yapan başarılı öğretmenlerimiz son derece mutsuzdur.

Üniversitelerimize gelince istisnalar hariç durum daha vahimdir. Nasıl bir kriterle atandığı belli olmayan rektörlerimiz, tabi olarak bütün üniversite içi atamaları ehliyet ve liyakata göre değilde kendilerine yakınlığına ve siyasi düşüncesine göre yaptıklarında kalite düşmekte olup öğrenci başarısızlığa itilmektedir.

Devletimizi ve hükumetimizi yönetenler, bu yazdıklarımızı bilmiyorlar mı? Elbette hem de bal gibi biliyorlar, ancak onların büyük bir kısmı emre uyduğu için ses çıkaramıyor, bir kısmı da oya endeksli düşündüğü için özgür ve bilimsel eğitim verecek bilim adamları işlerine gelmiyor.

Bizim dilek, temenni ve samimi düşüncemiz, cahil ila bilim adamının ayıt edildiği ve de bütün idari kademelerde özellikle de eğitim ve öğretim de cahillere ve kendimize yakın olanlara değil gerçek bilim adamlarına idarecilik ve yetki verilmesidir.
      Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.


.....
16.12.2019 13:00:16
BİR İLİN VALİSİNİN, REKTÖRÜNÜN, KURUM MÜDÜRLERİNİN VE DİĞER BÜROKRATLARIN LİYAKATLI OLMASI İÇİN ÖNCE SİYASİLERİNİN LİYAKATLİ OLMASI GEREKİR. ÇEVREMİZDEKİ TÜM İLLER EĞİTİMDE, YATIRIMDA TÜRKİYE REKORLARI KIRARKEN AKSARAY SON SIRALARA DÜŞÜYOR. BU DURUMDA SUÇLU İKTİDAR DEĞİL AKSARAY'IN BİRBİRİNİ YİYEN, KENDİNİ BİR DEĞER SANAN VASIFSIZ, YETENEKSİZ SİYASİLERİDİR. ÇÜNKÜ BU MÜDÜRLERİ GETİREN VEYA GÖREVDE TUTAN BU VASIFSIZ SİYASİLERDİR.

14.12.2019 07:57:00

Rasim Gül

Cahil İle Alimin Ayırt Edilmediği Ülke Türkiye