Cuma gününden devam.
Genel olarak daha önce , toplu olarak ise Malazgirt teki iki din kardeşinin imanlarının gereği en kıymetli varlıkları olan canlarını İlahi Kelimetullah uğrunu birlikte seve seve vermesiyle başlayan omuz omuza mücadelenin Anadol’unun bize İznillah kıyamete kadar tapulanmasını sağlayan Miryokefalon zaferi ile birlikte kardeşlik dahada kurumsallaştı. Başta her iki Kosova , İstanbul’un fethi, Çaldıran, Mısır’ın Kölemenlerden alınması,1. Dünya(seferberlik) ve kardeşlik imanıyla dünya şan veren Çanakkale, Milli Mücadele ve Kıbrıs barış harekatıyla sürekli hale gelen kardeşliğin sağlamlığı dış güçler ve onların vekalet verdikleri içimizdeki hainlerin çabasıyla kayda değer küçük sallantılara rağmen birliğimiz korundu.
Şimdiye kadar imanla sürdürülen bu kardeşliğin somut hali birliğin kıyamete kadar sürdürülmesi için tüm insanlarımızın öncelikle ilk paragrafta verilen din kardeşliğimizin somut örneklerini mahşeri vicdan ile gözden geçirmeleri.!!!
Ardından ise bölünmenin hiçbir bölge ile etniseye faydasının olmayacağı, aksine bölünme ile herkesin zarar göreceğini unutmaması ve herkesin birbirinin yaratılıştan gelen kardeşlik hukukuna saygı göstererek birliğimizin kıyamete kadar devam etmesi için çalışmalı
Aksinden ise bölünmenin sebep olacağı dünya ve ahirette karşılaşılacak zararlar nedeniyle fersah, fersah kaçınılmalı.
BÖLÜNME KORKUSU YAŞAYANLAR KÜRTLER’E SEVR’LE ALTIN TABAK İÇİNDE VERİLEN DEVLET KURMA HAKKININ” BİZ TÜRK KARDEŞLERİMİZDEN AYRILMAYIZ”LA ELLERİNİN TERSİ RESTİNİ ASLA UNUTMAMALI!!!!
Türkiye’deki Kürtlerin bölünecekleri histerisi içinde bulunanların bunu yapmalarının sebebi cahilliklerinden başka bir şey değildir.!!!
Eğer ki öyle olmasalardı ara başlıkta belirttiğim gibi Malazgirt zaferiyle başlayan aynı mefkure sahiplerinin önce bir birinden kız alıp vermekle hısım olmaları, ardından ise evliliklerden doğanların birbirilerinin dayı, hala ve teyze ile yeğen olmalarıyla 40 nesil bir biriyle tele tırnak ,kemiğin içindeki ilik ve nihayetinde damarın içinde kan gibi tek tende iki can gibi oldular.
Bu somut ne gereklikle kendilerini Türk olarak görenlerin mutlaka bir dedeleri veya nineleriyle dayı ,teyze ve halaları başta olmak üzere yakınlarının Kürt olduğunu.
Kendilerine Kürt denenlerin veya kendisini Kürt olarak görenlerin ise aynı şekilde bir dede, nine, dayı ve amca ile hala ve teyzelerinin Türk olmasıyla emperyalistlerin “Böl Parçala Yut” oyunlarına gelmeyen Kürtler Sevr barış antlaşmasının 62, 63, 64. Maddeleriyle kendilerine önce özerk ve 1 yıl sonra ise “bağımsız” yönetim kurma hakkı maddelerini yerle yeksan ettiler.
Kürtlerin ezici çoğunluğunun günümüzde ecdatları gibi kendileriyle aynı düşüncede olan on milyonlarca Türk kardeşleri gibi ülkemizin birliği ve dirliği ile bir sıkıntılarının olmadığını, kahır ek serilerinin dindar ve muhafazakar olması nedeniyle Kur’an ,Ezan ve Bayrak için canlarını esirgemediklerini tarihin ışığındaki ortaya konan ve günümüzde de aynı şekilde sürdürülen maddi ve manevi fedakarlıklarıyla kendilerini bu toprağın aidiyetini benimseyen asli unsuru dışında bir şeye meyletmediklerini de bilirlerdi.
Türkiye’nin kıyamete kadar birliğini sağlayan aslında tamamı yazılsa onlarca cilt ansiklopedi maddelerini kapsayacak olanların reçetesinin bugünde somut gerçekler ışığında ancak birkaç kalemini yazabildim.
Hak izin verirse Çarşamba günü ise O ulu rıza için bu yazının son bölümünü yazacağım.
Dünya durdukça vatanımızın birlik ile dirliğinin devamı için takip edilmesi ve ettirilmesi dileğiyle.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Devamı Çarşamba’ya.