Milletlerin varlığını devam ettiren, moralini diri ve canlı tutan; Dili, Dini, Kültürü ve Tarihidir. Bu özellikler zayıfladığında, milletin varlığı, birliği ayakta kalması tehlikeye düşer. Örnek vermek gerekirse, her tarafı çatlamış, 4 şiddetindeki depremde bile yerle bir olacak binaya benzer. Hatta sert esen rüzgâra dahi dayanamaz.

Türkçe sevdalısı, 26 yaşında ‘’ Dünyanın en genç profesörü’’ olan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’ nun (D.1935- Ö. 2015) tespitine göre: ‘’İlkokuldan fakülte son sınıfa kadar, yazılan ders kitapları toplam: İngiltere’de 71.000 kelime. Japonya’da 42.000, İtalya’da 30.000, Türkiye’de 7-10.000’’. Ve ‘’ Türkiye’deki Türkçe sokak Türkçesi.’’ Teşhisini diyor.

Yazar, romancı, gazeteci, ideolog Peyami Safa’da (D.1899- Ö.1961): ‘’ Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilaya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolaysıyla manevi değerlerini, ahlakını soysuzlaştırmak kafidir.’’ Diyerek bütün yöneticileri uyarmak için çırpınıyor. Lakin fazla uyanan olmuyor.

Selçuklu Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nda Türkçeye, Türk Kültürüne, İslam’a ve Türk Tarihine yeteri kadar önem verilmemiştir. Türkçe, Türk Kültürü, İslam inancı Fars ve Arap geleneklerinin etkisinde kaldığını görmekteyiz. Günümüzde de Batı geleneğinin ilave edildiğini görmekteyiz. Ne yazık ki kurtuluş çabaları yeterli değildir.

Bu devletlerin, yıkılış nedenlerine baktığımızda ilk sırada Türkçeye, Türk Kültürüne ve Türk Tarihine yeteri kadar önem verilmediğini, Atatürk ve Cumhuriyete kadar devam ettiğini görüyoruz. Atatürk döneminde bu değerler övey evlatlıktan çıkarılmasına rağmen, 1945’ten bu yana 80 yıldır bilimsel manada ele alınmadığı gerçeğinin günümüze kadar geldiğini ve devam ettiği gerçeği ile karşı karşıyayız.

Tarihten ders almayan milletlerin, bir gün bedel ödeyeceği, maalesef sık sık unutuluyor. Türkçenin ve Türk Kültürünün yaşaması ve gelişmesini Devlet ve hükümetler, Anadolu insanının omuzuna yüklemiştir. Mektep, medrese görmeyen, günlük yaşantısını, 1.000-1.500 kelime ile yürüten Anadolu halkının yapacağı elbette fazla bir şey yoktur.

Türkçenin ve Kültürün devamlı korunmaya ve geliştirilmesine ihtiyacı vardır. Buda devlet eliyle ve hükümetlerin verdiği önemle olur. Bugün Türkiye’de, Osmanlıda olduğu gibi Türkçe, Türk Kültürü ve Türk Tarihi, duyarlı kişilerin koruma ve yaşatma ve geliştirmelerine terk edilmiştir. Buda yetmediği için Türkçe-Kültür-Tarih-İnanç zayıftır.

Azınlıkların kültürü gelişip, korunurken, Türk Kültürü kimsesiz kalmıştır. Kültür birliği de Türkçede olduğu gibi işgale uğramıştır. Türk tarihi ve Türkün başına gelenlerin okullarda öğretilmemesi tarih bilincinin gelişmesine engel olmaktadır. Günümüzde, Türkçe, Türk Kültürü, Türk Tarihi ve İslamiyet yetersiz kişilerin eline bırakılmıştır.

‘’Türk ne demektir? Türk vatandaşı kimdir? Türk vatandaşı, İsviçre Medeni Kanun’a göre evlenen, İtalyan Ceza Yasasına göre cezalandırılan, Alman Ceza Mahkeme Usulü Yasasına göre yargılanan, Fransız, İdare Hukukuna göre idare edilen ve İslam Hukukuna göre gömülen kişidir.’’ Uğur Mumcu (D. 1942- Ö. 1993

 HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.,

 


4.07.2024 08:27:00

Rasim Gül

BİR MİLLETİN VARLIĞI; DİLİ, DİNİ, KÜLTÜRÜ VE TARİHİ’DİR

BİR MİLLETİN VARLIĞI; DİLİ, DİNİ, KÜLTÜRÜ VE TARİHİ’DİR