Türkiye Cumhuriyetinin, çağdaş görüşe sahip ve bilime inanan başbakanı, değerli siyaset ve devlet adamı, Anavatan Partisi Genel Başkanı, Ahmet Mesut Yılmaz 6 Kasım 1947 yılında İstanbul’da doğdu. 30 Ekim 2020 yılında yine İstanbul’da aramızdan ayrıldı. 

Mesut Yılmaz, Ortaokula Avusturya Lisesinde başladı, Liseyi İstanbul erkek Lisesinde bitirdi. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve Ekonomi bölümü mezunu.

1972- 74 yılları arasında Almanya Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesinde yüksek lisans yaptı. 1975-82 yılları arasında özel şirketlerde yönetici olarak çalıştı.

1983 yılında kurulan Anavatan Partisinde kurucu üye ve Genel Başkan yardımcısı oldu. Aynı yıl yapılan Genel Seçimlerde Rize Milletvekili seçildi. Kurulan Anap Hükumetinde Devlet Bakanlığı, 1986 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı.

1987’de yapılan Genel Seçimde yeniden milletvekili seçildi. İkinci Özal hükumetinde, Dışişleri Bakanlığı yaptı ve 1998 yılında bu görevden istifa etti.

1991 yılında Anavatan Partisi Genel Başkanlığına seçildi. 1995 yılında kurulan 53.cü hükumetin başbakanı oldu. 2002 yılında yapılan seçimde partisinin barajın altında kalmasını müteakip, genel başkanlıktan istifa etti. 2007 Seçimlerinde Rize’den bağımsız milletvekili adayı oldu ve seçildi.

Mesut Yılmaz’ın Yassı Adada yargılanıp müebbet hapis cezası almış 4.5 yıl Kayseri Cezaevinde yatmış Demokrat Parti bakanlarından amcası, İZZET AKÇAL’a o tarihte 13 yaşında olan Mesut Yılmaz’ın, yazdığı mektupta ki şiiri:

‘’Türk Milleti doğrudan şaşmaz amcacığım,
Bizlere susmak düşmez amcacığım, 
Göğsünde iman var, ufkunda yıldız,
Duacıdır sana şu kadın, şu kız,
Bu kutsal davada değilsin yalnız, 
Seninledir millet, Oğuz, amcacığım,
Ferah tut kalbini Yavuz, amcacığım,
Hazreti Peygamber pirimiz bizim,
Allah diye başlar şiirimiz,
Varsın zindan olsun yerimiz bizim,’’
  Bu şiir 13 yaşındaki, Mesut Yılmaz’ın duygularını ve inancını en güzel şekilde anlatmaktadır. 

 Milliyetçi, muhafazakâr ve liberal inanca sahip olan, Mesut Yılmaz’ın, 2001’de Anap Kongresindeki konuşmasının sadece bir bölümünü yazımıza alarak, Devletine, Milletine ve dinine ne kadar bağlı olduğunu ve geleceği gören bir devlet adamı olduğunu bu yazı göstermektedir.

‘’Biz devlet ve millet olarak hızla yolların ayrıldığı noktaya doğru gidiyoruz. Geleceğe giden Türkiye’nin, iki yol vardır. Ya birisinden gideceğiz, ya diğerinden. Biri merhum Özal’ın bizlere miras bıraktığı Türkiye’ye yeniden ÇAĞ atlatan yol, diğeri statükonun bataklığında her geçen gün Ülkemizi bir alt kümeye düşürecek yol.

Biri Ülkemizdeki insanlarımızın tamamını AYIRIM yapmadan kucaklayacak YOL. Diğeri her geçen gün daha fazla sayıda insanımızı DÜŞMAN ilan edecek YOL. Biri Türkiye’yi AĞDAŞ DÜNYAYA, AB ye ulaştıracak YOL. Diğeri Türkiye’yi Ortadoğu’daki yeni bir BAAS Cumhuriyeti olmaya götürecek YOL.

Yollardan biri, AYDINLIK, diğeri KARANLIK. Biri SAĞLAM diğeri KAYGAN. Girdiğimiz YOLA göre, ya ÇAĞI yakalayacağız, yâda ÇAĞI ıskalayıp belirsiz bir geleceğe mahkûm olacağız.

Yolların birinde ÇAĞDAŞ dünyayla, birlikte yürüyeceğiz. Diğerinde, Miloseviçlerle, Saddamlarla… Şu gerçeği iyi kavrayalım. Önümüzdeki yol çatallaştı. Bu yolların hangisine girilirse girilsin, dönüşü yok. Karar verme zamanı.’’ Diyor, Ahmet Mesut Yılmaz.

Rize gibi muhafazakâr bir şehirden, Tayyip Erdoğan’a karşı 2007 yılında bağımsız aday olarak girdiği seçimden 40.000 oy alıp milletvekili seçildi. Dolaysıyla, Rize’de ne kadar sevildiğini ispatlamıştı.

Mesut Yılmaz, ihtirası ve pırıltısı az olan, meşruiyetçi, macera sevmeyen bir liderdi. Tanrıdan rahmet, başta eşi Berna Hanıma, oğlu Hasan’a ve tüm Anavatan Partililere ve Milletimize baş sağlığı diliyoruz.
       Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.
 

 


2.11.2020 10:16:00

Rasim Gül

Başbakan, Mesut Yılmaz

Başbakan, Mesut Yılmaz