Başarı kolay elde edilen bir durum değildir. Bazılarının zeki olup üretken olması yanında bazılarında da Allah vergisidir. Bu bütün mesleklerde vardır ve hatta mevcuttur. Hiç bir meslek sahibi her ne kadar takdir ediyormuş gibi görünse de başarılı meslektaşını kıskanır. Neden ben onun önünde değilim ve ben ondan daha iyisini yapamıyorum diye kıskançlık krizine girerler. Adeta hasta olup başarılı insana düşman olurlar. Başarılı insanı toplum önünde hukuken başarısız kılamayanlar başarısızlar bu sefer iftira, karalama, küçük düşürme, aile hayatını el altından eleştirme ve dedikodusunu yaparak toplumda nasıl küçük düşürürüz dedikodusuna başlarlar. Onları sevmedikleri gibi nefret ederler.

        Bunu günümüzde çoğu kez görmekteyiz, başarısızlar hiç bir şey yapamasa da hırsız, namussuz, haksız, sen onu tanıyormusun, onu kimse sevmez gibi birçok dedikoduyu sallar dururlar. Ama kendi başarısızlığına ve haline hiç bakmaz zavallılar.

        Halbuki ben Aciz, çaresizim ve kendimi geliştireyim maharet ve meziyetlerimle gelişeyim diyerek kendini sevdirerek ve geliştirerek kıskandığı insanı yakalamaya çalışsa bence daha iyi olur. 

       Gelelim başarı konusuna, sosyal kıyaslama kıskançlığının had safhalarda yaşandığı bölüme. “Başarı kıskançlığı” kavramına alışkınsınızdır değil mi? Birilerinin küçük büyük başarılarının görmezden gelindiğine, yok sayılma eğilimine gidildiğine, küçümsendiğine yani “Başarı Kıskançlığı”na tanık olmuşsunuzdur. Belki de yaşamışsınızdır bile, başarısızları üç katagörüde değerlendirebiliriz.       

       1-İnkar; Ne yaptı ki? Başarılı falan değil O! Aman canım sizde onu bir şey sanıyorsunuz ile başlayan inkar evresidir. Başarılı kimsenin elde ettiği sonuçların yok sayılması, görmezden gelinmesi durumudur.

        2-Küçümseme; Falanca olmasaydı hiçbir şey yapamazdı. Birileri yardım etmiştir. Siz onun arkasında kim var, ne oyunlar karıştırıyor biliyor musunuz? Başarılı kimsenin elde ettiği sonuçların küçümsenmesi, başkaların desteği sayesinde oldu, gerekçesi ile kişiye mal edilmeyip başka şeylere ya da şansa bağlanması durumudur. 

        3- Altını Oyma; Ne kadar inkar etseler de küçümseseler de ortada bir başarı vardır. Bununla baş edemeyeceklerini anladıkları zaman bu sefer içini oymaya, başarıyı itibarsızlaştırmaya çalışırlar. Takdir etmek şöyle dursun, iftira atmalarla; başarının ve başarılı kişinin altının oyulma çalışıldığı evredir.

        Başarı kıskançlığının olumsuz türünde, kötü niyetli olanında diğer kişiyle aradaki farkı, onun seviyesine ulaşarak değil, diğer kişiyi kendi seviyesine çekerek kapatmaya çalışların yaşadıkları evrelerdir bunlar. Bir şeyler üretmek, oraya koymak yeterince meşakkatli iken, bunca başarı kıskancı, fesadı insanın içinde başarı elde etmek hiç de kolay olmaz.

       Ne yazık ki kıskançlık sessiz düşmanlar yaratır. Dramatik bir öykünüz varsa bir parça şanslısınızdır. Simit satıp patron olduysanız, “Bak hergeleye ağzı açlıktan kokarken nerelere geldi” der; bir taraftan takdir ederken diğer yandan sizi küçümser ve bir parça tatmin olurlar.

Böylece içleri kısmen de olsa rahat eder. Ama böylesi dramatik bir hayat hikayeniz yok ise; genç, iyi görünüşlü, sağlıklı, ünlü, nispeten zengin ve mutlu iseniz işiniz zor oldukça zordur.

       Tüm bu sahip olduklarınıza rağmen, para kazanmak başarmak zorunda olmasanız da, daha az çalışıp keyif yapmak yerine tırnaklarınızı kazıya kazıya bir yerlere geldiyseniz, yanmışsınız demektir.

Başarı kıskaçları yakanızı asla bırakmayacaktır.


20.09.2024 09:03:00

Erdogan Kaya

Başarmak başarılıları kötülemekle elde edilmez

Başarmak başarılıları kötülemekle elde edilmez