Mustafa Avcı

Tarih: 07.07.2025 09:44

Ata duası, evladın kaderini değiştirir

Facebook Twitter Linked-in

Geçtiğimiz günlerde huzurevinde, hayat tecrübesiyle dolu bir abiyle uzun bir sohbet ettim. Kendi memleketinden, çocuklarının yaşadığı yerden uzaklara gelmiş; evlatları olmasına rağmen burada, bir huzurevinde yaşamını sürdürüyordu. Bu sohbet, zihnimde derin izler bıraktı ve bu yazının ortaya çıkmasına vesile oldu.

Bu yazıyı kaleme almak benim için kolay olmadı. Bazen bir yazı yazmak istersiniz, oturur oturmaz kelimeler parmak uçlarınızdan akıp gider. Ama bu kez öyle olmadı. Düşünerek, hissederek, araştırarak yazdım. Çünkü konu, sadece bir yaşlının yalnızlığı değil; bir toplumun yavaş yavaş kaybettiği değerlerin sessiz çığlığıydı: baba ve evlat ilişkisi.

Aile, insanın dünyadaki ilk sığınağı, ilk aidiyetidir. Anne ve baba, evladın dünyaya gelişine vesile olan, onu sevgiyle büyütüp hayatın zorluklarına karşı koruyan en kıymetli varlıklardır. Bu yapı içinde baba, evin direğidir. Baba anne hiçbir zaman maddi menfaat sağlanacak bir kapı değil,manevi menfaat sağlanması gereken bir kapıdır.Baba ocağı Ana kucağı evlatlarının arkasında Hasandağı gibi duran bir sığınaktır.

İmam Gazali’ ye göre bir babanın evladına karşı üç temel görevi vardır:

  1. Güzel bir isim koymak
  2. İyi bir terbiye vermek
  3. Helal yolla rızık sağlamak

Ancak bu üç temel görevin ötesinde, baba ömür boyu evladının güven kaynağı, yol göstereni ve sığınağıdır. Oğul ya da kız fark etmez; bir baba her zaman adaletle davranmak zorundadır. İslam’da evlatlar arasında ayrım yapmak kesinlikle yasaktır.

Kur’an-ı Kerim’de anne ve babaya iyilik emri, Allah’a kullukla birlikte anılmıştır:

"Rabbin, sadece Kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyi davranmanızı emretti."
(İsrâ Suresi, 23)

"Biz insana, anne ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik..."
(Lokmân Suresi, 14)

Bu ayetlerde yalnızca bir teşekkür değil; ömür boyu sürecek bir saygı, sevgi ve sorumluluk hatırlatılır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) anne ve baba hakkını şöyle vurgulamıştır:

"Cennetin ortasında yer almak isteyen, anne ve babasına iyi davransın."
(İbn Mâce, Edeb, 1)

“Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır; Allah’ın gazabı, anne ve babanın gazabındadır.”
(Tirmizî, Birr, 3)

Bu hadisler, evladın ebeveynlerine karşı nasıl bir sorumluluk taşıdığını açıkça ortaya koyar. Bir Müslüman için anne ve babaya karşı gelmek, büyük günahların en başında yer alır:

"Büyük günahların en büyüğü: Allah’a ortak koşmak, anne ve babaya asi olmaktır."
(Buhârî, Edeb, 4)

İslam’da evlat, her zaman ilk adımı atmakla yükümlüdür. Baba ne kadar küs olursa olsun, evlat küsme hakkına sahip değildir. Çünkü evlat olmak, karşılıksız sevmek, vefalı olmak ve affetmektir.

İslam dini, anne ve babaya itaati, onlara saygı göstermeyi ve gönüllerini incitmemeyi farz kılmıştır. Baba unutsa da, evlat hatırlamalıdır. Baba küsmüşse, evlat barışmalıdır. Bu sadece ahlaki değil; aynı zamanda dini bir sorumluluktur. Çünkü bu mesele, doğrudan kul hakkıdır.

Evlat, babasını küçük düşüremez, ona isyan edemez. Aksi halde hem bu dünyada hem ahirette kaybeden olur.

Bu yazı, sadece bir huzurevindeki yaşlı bir adamın hikayesi değil; aynı zamanda hepimizin vicdanına bir çağrıdır. Her birimiz, babamıza ve annemize olan sorumluluğumuzu yeniden düşünmeli ve gerekirse ilk adımı biz atmalıyız.

"Bir babanın duası, evladın kaderini değiştirir."

Unutmamalı ki

Şu üç kişinin duasını Allah geri çevirmez …

1.Mazlumun Duasını

2.Yolcunun Duasını

3.Babanın Evladına Yaptığı Duasını


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —