Merkez nüfusu, 18- 20 bin olan Aksaray’ın, il olduktan sonra, nüfus patlamasıyla 250-300 bin nüfusa ulaştığı için alt yapı yatırımları ile güvenlik yetersiz kaldı. Özellikle fuhuş ve uyuşturucu aldı başını gidiyor. Aksaray’ın il olmasıyla 35 yılda alışkanlık ve yaşantıları tutmayan binlerce göç aldı. Göç gelenlerden bir kısmı uyum sağladı, büyük kısmı sağlayamadı. Gruplar halinde yığınlar oluştu. Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı ve Iraklı kendi alışkanlıklarına göre yaşamaya başlayınca her şey birbirine karıştı. Güvenlik konusunda alınan tedbirler yeteriz kaldı vede devam ediyor. Dolaysıyla 2024 yılı itibariyle zararlı alışkanlıklar üst düzeye çıktı.
Gençliği tehdit eden zararlı alışkanlıkların önlenmesi, ciddi sorun oldu. Halkımızı ve özellikle gençlerimizi kötü alışkanlıklardan koruma, idarenin ilk görevi haline geldi. Polis ve zabıtayla çözülmesi imkânını çoktan aştı. Polise havale etmek en kolay bir iş. Polis ve zabıta ile çözülemeyeceğini her vatandaş adı gibi biliyor. Uyuşturucu kullanımı ile fuhuşu yok etmenin tek yolu, merkezde seferberlik ilan ederek topyekûn mücadele etmektir. Aksaray’lı, aileden birini kurban vermeyi beklemeden uyanarak, topyekûn mücadeleye katılmalıdır. Halkın katılmadığı hiçbir çalışmanın başarıya ulaşması mümkün değildir. Bu konu, nutuk ve vaazla çözülmeyi çoktan aşmıştır.
Arka ve karanlık sokakların, parkların, Uluırmak kıyılarının işgal ve kötüye kullanılması önlenmelidir. Bunun için acil tedbirlerin alınmasının zamanı çoktan geldi ve geçti. Buralarda oturan sakinlerin huzuru kalmadı. Aileler kendinden ve çocuklarından korkar halde yaşamaktadır. Nerelerin, güvenlik acısından riskli ve güvenilmez olduğu kayıtlarda sabittir. İlgililer biliyor sadece o bölgede oturmayan veya yolu düşmeyen vatandaş bilmiyor.
Toplumlar, kanun, kural, gelenek ve ahlakla yönetilir. Kanunları uygulamamak, kuralları önemsememek, ahlak- gelenek ve çekirdek aileye önem vermemek, toplumları içten çürütür ve yok eder. Ehliyetsiz ve liyakatsiz görevliler bilim ve aklını kullanarak hadiseleri değerlendiremez. Dolaysıyla toplum ve devletin bekasını, zararlı gelişmeleri ehliyetsiz görevliye bırakmak toplumu çürümekten kurtaramaz. Buna Türk tarihinden yüzlerce örnek verilir. Tarih okuyan-yazanlarda bunu pek ala bilir.
Toplumda, bencillik, görgüsüzlük, egoizm, kapitalist ahlakın benimsenmesi ileri seviyeye geldiği için, içten çürüme başlamıştır. Toplumda çürümenin vereceği korku ve mutsuzluk bütün insanlara sirayet etmektedir. Yalan söyleme, iftira etme yükseldikçe, utanma duygusu, ar-namus ortadan yok olur. İnsanlar birbirinden korkar hale gelir ki kanun, kural ve ahlak yetersiz kalır. Veya bunların uygulayıcıları çaresiz kalır. Umarım Aksaray ve Türkiye bu duruma henüz düşmemiştir.
Başka bir deyimle toplumda haksız kazanç itibar görüyor ahlak susuyor, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar artıyorsa, yöneticiler de sadece izliyorsa, elbette ahlaksızlık, uyuşturucu kullanımı ve pazarlaması, vergi kaçırma, fuhuş normal hale gelir. Aksaray’da halkın, gençlerin rahatça, arka ve dar sokaklarda, parklarda özellikle akşamları yürümesi, gezmesi, oturması, çocukların oynaması gerçekten mümkün mü? Bu hal için, Aksaray’ı idare edenler, şehrin ileri gelenleri, bilumum sivil tolum örgütleri aceba ne düşünüyor? Halkımızın bunu mutlaka bilmesi lazım. Aksaray’da ki partiler, Cemaatler, Tarikatlar, Sendikalar, Dernekler, Vakıflar, sanayiciler, işverenler, işçiler öğretmenler, hacılar, hocalar, hülasa bu şehir bizim diyenler ne düşünüyor? Aceba koskoca bir HİÇ Mİ? HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.