Yıllardır, kavga, gürültü içinde kutlanana, birçok canların verilmesine, binlerce emekçinin tutuklanmasına neden olan 1 MAYIS, EMEK VE İŞÇİ BAYRAMI konusunda anlaşılsa daha iyi olmaz mı? Yeter artık her konuda anlaşmazlık har konuda kavga, insanımız bu kavgadan bıktı usandı, kına getirdi.

Kavgaya siyasi çıkar için merdiven dayayan genel başkanlar, kavgadan siyasi çıkar elde etmekten bir türlü vaz geçmedi, pişman olmadı, utanmadı, mahcup olmadı, yüzü kızarmadı. Dileğimiz 1 Mayıs, birlikte millet olarak kutlansın.

Bahar Bayramı ve Hıdırellez adıyla anılan; Dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır. Dolaysıyla Bahar Bayramı ve Hıdırellez’le 1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı’yla karıştırmak maksatlı ve cahilcedir. Hepsi bizim bayramımız olmalı.

1 Mayısta,‘’ Emek ve İşçi Bayramı’’ ile ‘’Bahar Bayramı’’ ve 5-6 Mayısta, Orta Asya Türk Kültür ve inançlarına ait olan, Hıdırellez Bayramı, ayrı ayrı veya birlikte kutlansa Kıyamet kopmaz. Sadece çıkar elde etmek için çırpınan siyasetçilerin, çıkarları zedelenir. Her yıl muhalefet- iktidar kışkırtması, işçi- polis kavgası önlense, birlik sağlansa olmaz mı?

Padişah Sultan Abdülhamit ‘’Gök Sultan mı’’, ‘’Kızıl Sultan mı’’ kavgasını çıkaran siyasetçiler kavga kışkırtıcılığını, halkın arasına ikilik sokmayı, gençliği zehirlemeyi bıraksa olmaz mı? Siyasetçiler, Sultan Abdülhamit’i kullanarak oy devşirmeyi bıraksa da, yaptıkları ve yapmadıklarıyla tarihçiler, ilgilense nesillere gerçekler anlatılsa, halkın bölünmesine son verilse ve Milli Birlik sağlansa daha iyi olmaz mı?

Padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922’de İngilizlerin HMS Malaya Zırhlısı ile İstanbul’ dan Malta’ya kaçtı. 101 yıldır, hain mi, değil mi tartışması bitmedi. Tarihçilerin konusu olan bütün olayları ülkemizde siyasetçiler üstleniyor. Yahu adam ölmüş, mezarı Suriye’de. Hain veya değil tartışması kafaları karıştırmaktan başka ne işe yarar. Hain olsa ne olur, olmasa ne olur? Siyasetçiler her şeye maydanoz olmasa olmaz mı?

10 yıl Başbakanlık yapan Adnan Menderes, Dışişleri Bankanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 1961 yılında uydurma askeri mahkeme kararı ile idam edildi. Boğazına geçirilen ip parası eşi Berrin Menderes’ten tahsil edildi. Türk Devleti, urgan parasına mı kaldı? Bu kadar kin ve nefret, bir Türkün ve bir Müslümanın yapacağı haller asla olamaz. Siyaset, hala Başbakan ve arkadaşları haklı mı asıldı, haksız mı asıldıyla uğraşıyor. Ne kadar utanç verici ne kadar üzücü.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 6 Mayıs 1972’de, 1 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından yargılandı ve askerin baskısıyla idam kararı verildi. Ne yazikki TBMM’de onayladı ve üç genç idam edildi. 51 yıldır idamın ne kadar yanlış olduğunu karar verenler bile kabul etti. Türk Devleti, bu ayıbı özür dileyerek ve astıklarına unvanlarını vererek, bu utancı ve yüz karasını ortadan kaldırsa daha iyi olmaz mı?

TBMM’nin 22 Mart 1980’de ilk turunu yaptığı Cumhurbaşkanlığı seçimini, 114 tur oylama yaptığı halde darbe gününe kadar sonuç alınamadı. Bu arada cinayetler devam etti; Gazeteci Abdi İpekçi, Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, DİSK ve Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, eski Başbakan Nihat Erim, Adalet

Partisi İstanbul Milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu,

CHP İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu, MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok ile eşi ve kızının öldürülmesi gibi çok sayıda siyasi cinayet darbeci generallerin bahanesi oldu. Dolaysıyla 12 Eylül 1980’de yapılan darbe mahkemelerinde; 650.000 kişi gözaltına alındı. 1milyon 683.000 kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişi işkencede öldü. 210 bin davada 230.000 kişi yargılandı, 7.000 kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam kararı verildi 50’si uygulandı.

12 Eylül 1980 ihtilalinin kurduğu askeri mahkemelerle 18 sol görüşlü 9 ülkücü, Meclisin onaylaması ile idam edildi. 12 Eylülün üzerinden 43 yıl geçti. Kanunsuz olarak idam edilenlerin hiç biri unutulmadı.

Milli Birlik ve barışın sağlanması, siyasi çıkar için insanları birbirine kırdırma anlayışı ortadan kaldırılmalı. Meclis ve Genel Kurmay siyasi idamları, düşünceden dolayı onayladığı idamlar için resmen özür dilemelidir.

 İncilin, İlk Emri SEV, Tevrat’ın İlk Emri YAŞAT, Kuran’ın İlk Emri OKU,

Hırıstıyan, SEVMEDİ, Yahudi YAŞATMADI, Müslüman OKUMUYOR.

   HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.


7.05.2023 05:00:00

Rasim Gül

ANLAŞSAK OLMAZ MI?

ANLAŞSAK OLMAZ MI?