Türk toplumu, anlamını yitiren değerlere sahip çıktığı gün düzen sağlanacağı için mutluluğu yakalayacaktır. Bu kolay mıdır asla değildir, hemde zorun zorudur. Durum, vahşi kapitalizmin yani çıkarcılığın dibine inmiş. Bura dan çıkıp, insanlığı yakalamak, on yıllar alır. Günümüzde, insan, vatan, bayrak, inanç ve benzeri bütün değerler daha iyiye değil kötüye gitmektedir. Tek çare, ayrılığa son verip, hedefe kilitlenmektir.
Halkımız, değerlere, sahip çıkma yerine bir kurtarıcı beklemeyi tercih ediyor. Hiç emek vermeden, yattığı yerde kurtuluş bekliyor. Halkımızın büyük bölümü parti, tarikat, cemaat, vakıf, dernek, sivil toplum örgütleri gibi kuruluşlardan, değerlerin erimesinin önlemesini bekliyor. Bir kısmı da kahvelerde, gazinolarda ve benzeri yerlerde olayı çözüyor. Sanki bunlar yetmiyormuş gibi bir de dedikodu- yalan- iftira, övme ve yerme gelişti ve adeta kurumlaştı. Dolaysıyla insanların her geçen gün mutluluğu azalıyor.
Hatır- gönül adeta ortadan kalkmak üzere, sabır dersen maalesef gideli epey oldu. Doğruluk-dürüstlük neredeyse suç oldu. Dürüstlük ve kibarlıkla dalga geçilip, ahmaklıkla suçlanıyor. Abdurrahman Karakoç: ‘’ Yoksa bu kadar şerefsizin, bizden olması mümkün değil’’ diyor. Ukalalık, memleketin üzerine kara bulut gibi çöktü. Prof. Dr. İlber Ortaylı bakınız ne diyor: ‘’ Her nefis ölümü tadacaktır, ayetini bankalara ve makam koltuklarına yazmalı. Tabutlara, mezarlıklara değil’’ Bizce doğru diyor.
‘’Kurda demişler ki, kuyunu kazıyorlar. Kurtta demiş çıkarsam namım, ölürsem şerefim yürü.’’ Bir insan yaşadığı sürece şerefini düşünmüyor, korumuyorsa en hafif deyimle insanlıktan çıkmış sayılır. Ne desen ona kar etmez, yaratılan bütün canlılardan daha aşağı inmiş biridir. Yapılacak tek şey bu tiplerden korunmayı becermektir.
‘’Bir şeyin ticaretini yapan, onu satar. Sattığı ise artık kendinin değildir…’’ diyen asıl adı Ebu Yusuf bin İshak el- Sabbah el Kindi olan ve Müslüman aleminin en büyük filozoflarından biridir. Kindi, 801 yılında Küfe ’de doğup, 873 yılında Bağdat’ta ölmüştür.
Bugün ülkemizde, neredeyse her şeyin ticareti yapılıyor. Yüzde doksan-doksan beş insanımız, üyesi olduğu, çalıştığı, ait olarak göründüğü yerin ticaretini yapıyor. Geriye kalan yüzde beş- on da arada maskara oluyor, yani kullanılıyor.
‘’Ne deyim de ağlayım, ölü benim olmayınca, her şeyin ticaretini yapan biter mi? Biner biner ölmeyince.’’ Söz anonim.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA