Dünya hayatında kim bize en ufak bir ikramda bulunsa ne kadar teşekkür ederiz. Birisi bize bir elma ve armut gibi meyve verse teşekkür ederiz. Bir tablacı gibi kuru topraktan yaratılıp onca tat ve lezzeti içine koyan zatın verdiğini tablacılık yaparak bize getiren bu kadar teşekkürü hak ediyor mu? Asıl bunları yemek için tutan elleri, lezzet ve tadı veren dil ve damağı, iştahımızı açan mideyi veren zatınıza hiç teşekkür Eder miyiz? Hele bir elimiz kopsa onu azda olsa gösteriş olarak takan kişiye ne kadar teşekkür ederiz de, ücret vermeden zahmetsiz bir şekilde kullandığımız bu uzuvlarımızı bedava verene neden teşekkür edip şükretmeyiz?

       Bu alemde yaşayan her insan kanaatsizlik yaparak, doyumsuzdur. Hatta helal kazancın ve karşılıksız kazanmanın helal gibi yendiği bir toplum olmaktan çıkamadık. Bunu derken gerçekten şükür etmesini bilip, helal kazançtan şaşmayan parmakla sayılı insan olduğunu düşünüyorum.  

       Hepimizin yaşayışında mutlaka eksiklikler vardır. Ama az ile çok ve bilinçli olarak hak etmediğimizi almak kadar bir yanlış durum olamaz. Dolayısı ile bu tür insanlar şükür etmesini bilmezler. Bakın bu sene gelen soğuk ve don bizleri sebze olarak vurdu ne yaptık da başımıza bunlar geldi diye şükür edebildik mi yoksa vah tüh mü ediyoruz?

       Bilerek günah ve haram olduğunu düşünerek yanlış yapıp haksız kazanç elde edenleri belki tövbe edince yüce Rabbim affedebilir. Ama bunu alışkanlık yapıp nasıl olsa bir şey olmaz diyerek huy haline getiren haksız kazanç elde eden bir insanın tövbesi de kabul olmaz.

       Bu nedenle şükür etmesini mutlaka bilmemiz gerekir. Helalinden kazanılan kazanç az veya çok olsun bunun Rab’ımızın bir ikramı ve ihsanı olarak görerek şükür etmeliyiz.     Ama sürekli haksız ve karşılıksız kazancı huy haline getiren insan şükrü de bilmez.

       İmkânımız olmadığı halde birisi bize iki tekerlekli veya elektrikli bir araba verse ne kadar teşekkür etsek az misali adama methiyeler düzerek teşekkürler edip dualara etmiyor muyuz?

       Peki, o duruma gelene kadar kimseye muhtaç olmadan kullandığımız o ayak ve bacakları verene neden hiç teşekkür etmedik? Parasız pulsuz ve arabasız kimseye minnet de etmeden yürüdüğümüz o ayakları bir marangoz da mı yaptırdık ta verene teşekkür etmedik?

     Aynen bunun gibi cam gibi gören gözlerimiz bir gün kaybolsa, sonra elimizde baston, bir destek olan olmadan karşıdan karşıya geçecek durumda olmadığımız bir zamanda, birisi elimizden tutup karşıya geçirse ne kadar teşekkür edip dua ederiz değil mi?

       Peki, hiç bir maddi karşılık vermeden cam gibi gören bu gözleri verene hiç teşekkür ettik mi? etmeyiz çünkü o kendiliğinden başımıza takılmış gibi gördüğümüzdendir.  

       İnsanların kazanç ve gelirlerde aynen bunun gibidir. Kesinlikle Rabbim ol deyip vermezse inanın olmaz. Olsa bile kimse bunun hayrını göremez. Bu dünyada görse ahirette mutlaka cezasını çekecektir.

       Öyle ise haksız kazanç yerine helal kazanca bakmak lazım. Onunla mutlu olup şükretmesini bilmek lazım. Bu nedenle hayatımız içerisinde helal kazanç çok

önemlidir. Tabi haramı helali bilmeyenler bunu bilmez. İnsan ne kadar inanıyorsa o kadar Allah'tan korkar. Rabbim bizleri helal ve haramı ayırt edenlerden eylesin.
 


 


19.04.2025 19:18:00

Erdogan Kaya

Teşekkürü kime etmeliyiz?

Teşekkürü kime etmeliyiz?