Yaşantımız içinde çok rastladığımız olayların başında, insanlar bir yerde yönetici veya ekonomik alanda durumu iyi olunca, kendini Aksaray’ın merkezi sanıyor. Bütün yolların kendine çıktığına gerçekten inanma hastalığına yakalanıyor.

Dolaysıyla insanlara üstten bakmaya ve yönlendirmeye uğraşıyor. Doğru görüşleri bir yana abuk subuk görüşlerine bile uyulmasını istiyor, uymayanı başkaldırmış sayıp aşağılıyor, dışlıyor daha ileri gidip Karamet ediyor.

Yaşantımız içinde ne anlı şanlı siyasetçileri, belediye başkanlarını, zengin ağaları, STK başkanlarını, parti başkanlarını, iktidar ve muhalefetin sahte kavgalarını gördük ve yaşadık. Zamanların efendisi gibi davrananların hiçbiri kalmadı, hepsi gittiler. Devirlerinde hepsi kendini Aksaray’ın merkezi sanıyordu. Demek ki değilmiş, geride kalan sadece insanlıkmış.

Daha da beteri herhangi bir partinin veya STK’nın yönetim kurulu üyesi ise seçildiği görevi yapamaz haldeyken kendini, çapının üstünde görme hastalığına kapılarak başka yerleri idare etmeye kalkıyor. 

İktidar partilerinin yöneticileri ve hatta delegeleri daha bir ayrı havalarda olup, kendilerini toplum mühendisi sanarak topluma ayar vermeye çalışıyor. Hâlbuki bu tip hareket edeceklerine kendilerine ayar verseler daha sevimli olurlar.

İnanç açısından derme çatma bir şeyler bilenler kendilerini, toplumdan üstün görme hastalığından kurtaramıyor. Kendi gibi basit ve dar düşünmeyenlerin itibarını zedelemek için ellerinden geleni yapıyor. 

Bürokraside de durum hiç farklı değil, dünkü gariban olan biri devlette işe başlayınca neredeyse babasını bile tanımada zorlanıyor. Aceba bu milletin ekmeğini yiyenler, ekmeğini yedikleri eli ısıracak kadar hasta mı oluyorlar? 

Hâlbuki taş, nasıl yerinde ağırsa, insan temsil ettiği yerin görev ve sorumluluğunu öğrense çok daha verimli ve sevimli olmazlar mı? Anadolu’da bu haller için güzel deyimler var, ‘’Öküz olmadan göpe etme’’ ve ‘’ Cin olmadan adam çarpma’’ gibi.

Hiçbir makam, hiçbir ekonomik zenginlik, kimseyi Aksaray’ın merkezi yapmaz. Ayrıca birilerinin makamı ve parası pulu diğer insanların umurumda değildir. Dünya kuruldu kurulalı da böyledir, böyle devam edecektir.

Sözün özeti, Aksaray’da halk için görev yapanlar, asgari ölçülerde, insanlığın gerektirdiği sevgi ve saygıda kusur etmeden işlerini yapmalarını yapmalıdırlar. En büyük insanlık ve zenginlikte budur diye inanıyorum.

‘’Hayatta, inandığın şeyler için bedel ödemezsen, inanmadığın bir hayata mahkûm olursun.’’ ‘’Ruhları kıraya vermek, gövdesinde başkasının kafasını taşımak’’ anlamına gelmez mi? Dahada önemlisi, ‘’bedeni hür, ruhu esir, zekâsı kirada ki bir toplumun milletler camiasında saygıdeğer yer alabilir mi?

İnancımız ve görüşümüz o ki amaç, gerçekten Aksaray’ı sevmek ve ona hizmet etmek ise vilayetler liginde ön sıralarda olmamız gerekiyor. Bunun içinde şu andaki, iktidar- muhalefet, son derece manasız, sağcı solcu, çok inanan az inanan gibi gereksiz konulardan vaz geçmeliyiz. İşte o zaman hepimiz birden Aksaray ve Aksaray’ın merkezi oluruz.
     Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.


4.04.2021 03:22:00

Rasim Gül

NE OLURSAN OL, AKSARAY’IN MERKEZİ DEĞİLSİN

NE OLURSAN OL, AKSARAY’IN MERKEZİ DEĞİLSİN