Türkiye’nin de içinde bulunduğu doğu halklarında, şahların, padişahların, kralların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların, parti başkanlarının, belediye başkanlarının ve bütün benzerlerinin, oturduğu makamı korumak amacıyla çıkardığı kavgalar, yaptıkları kanunsuzluklar insanları bezdirdi ve birbirine düşürüyor. Doğal olarak düşmanlıklar yaratıyor, mutluluğunu götürüyor, geleceğini de karartıyor.

Düşüncesizlerinde üsttekilerin çıkardığı kavgalara balıklamaya atlamaları kavgayı tabana indiriyor. Bu insanlar adam yerine konacağına inanarak kavgaya devam ediyor.Onun lideri, onun partisi, onun takımı, onun tarikatı- cemaati kusursuz olup karşıda olanların kusurlu olduğu inancı yaşatılıyor.

Birinin adına, birilerine söverek, toplumda kendine yer yapma, makam mevki veya ekonomik fayda elde etme Ülkede marifet oldu. Birileri adına kavga edenler de gerçekten karşılığını alıyor. Tabi olarak kurşun askerliğe devam ediyorlar. Ortada ilke, kalkınma ve inanç meselesi asla yoktur.

Gerçek filozofların, düşüncesini anlama ve insanların faydalanmasına sunma elbette doğru bir davranıştır.Ancak; fikir, ideal veya düşüncenin bir mantığı, mümkünse ispatı veya uygulamada görülmesi lazım. Bunların hiç biri yokta övüyorsanız, peşinden gidiyorsanız işte biz buna en azından AHMAKLIK veya kurşun askerlikdiyoruz.

Kurşun askerlik yaparak, anasını-babasını, akrabasını, arkadaşını, komşusunu hatta sınıf arkadaşını kırma, üzme hatta öldürecek kadar ileri gitme sadece Doğu halklarında görülmektedir.Bu yapılan ZULÜM değil de nedir?Buna ses çıkarmayan hatta devamını destekleyen de zalim değil de nedir?

Filozof, ‘’Uzaktan iri yani babayiğit görünenin yakından görünüşüne CÜCE ’’diyor. Bilim ve sosyolojide, başkalarının fikriyle, lafıyla hareket edenlere, omuzunda kendi kafasını değil onların kafasını taşıyor deniyor. Okuyucularım lütfen kendi omuzları üzerindeki başının kendisine mi başkasına mı ait olduğunutest etsin. Bakalım sonuç nasıl çıkacak. Burada anlatmak istediğimiz kemik ve etten meydana gelen kuru kafa değil, onun içindeki beyindir.

Herhangi bir insana, siz falanın uşağısınız derseniz size çok kızar, hatta üzerinize yürür. Ancak farkından olmadan omuzunda taşıdığı kafanın kendi kafasıolmadığıdır. Dolaysıyla kellesini taşıdığının resmen uşağıdır. Ne yazikki bunun farkında olmadan ömür boyu uşaklık etmektedir.

Türkiye’de milli Birliği bozan en önde gelen iki unsur var, birincisiKurşun Askerlik, başkasının aklıyla hareket etme. İkincisi ise MİRAS kavgalarıdır. İlkinin kaynağı; Milli Birlik bilincinin verilmeyişi, ikincisinin ki ise Türk kültürüne göre MİRAS kanunumuzun çıkarılmamasıdır. Aklımın erdiği 60 yıl içinde ülkeyi idare edenler bu iki konu üzerinde asla durmamışlardır.

İdareciler, üç oy için halkı bölüyorlar, kurşun askerlerde destekliyor.Zaten yara alan çekirdek ve maileyi birbirinden kopartılıyor. Halkın mutluluğunu düşünmeyen siyaset yapanların, hiç biri hayrını görmemiş ve bedel ödemişlerdir. İnsanlar, birbirini itibarsızlaşmadan vaz geçmelidir.

Neyi anlatmak istediğimizi hepinizin anladığını biliyorum ama çok az istisnalar hariç birilerinin marabasıolmaktan davaz geçilmediğinide görüyorum. Dolaysıyla gelecek nesillere, kendi omuzunda kendi kellesini taşıma kültürünü yani ‘’İlmi Hür, İrfanı Hür, vicdani Hür nesiller yetiştirememenin cidden sorumlusu ve vebalı altındayız.

Lideri, partisi veya cemaati, tarikatı adına insanların haklarını gaspederek zulmedenlerle Allah aşkına, Milli Birlik, Milletin ve Devletin BEKASI nasıl sağlanır? Güçlü Millet ve Devlet nasıl kurulur?

Tarihi ve dini açılardan birçok sıfatları taşıyan, Aksaray halkı aceba kendi aklı ve vicdanı ile hareket ederek ne zaman ayağa kalkarak birbirinin haklarını koruyacak? Ne zaman kendisi için çalışanla, çalışanı engelleyenlere karşı çıkarak dürüst çalışanı koruyacak?

Dünyada gelişen bilimlerden ve bilimden üretilen teknolojilerden nesillerin haberdar olması çok iyi ama yetmiyor. Türk Milleti ve Devleti için, bilinmesi ŞART olan HAKİKAT’ larında bilinmesi gerekmektedir

Nesiller bilimden ve bilimden üretilen teknolojileri üretse, kullansa bile Millet ve Devleti için bilinmesi gerekenleri öğrenmez ise bu bilimin Millet ve Devlete tek başına faydası olmuyor. Bilim adamları, filozoflar, entelektüeller halkının haklarını bilmesi ve canı pahasın savunması vede koruması gerekiyor.

Ülkede, ‘’Fikir Hayatı’ ’nda hüküm süren hastalıklar milletimizin sağlam yapısını bozmaya devam etmektedir. En açık örnek devamlı kullanılan‘’Hain’’ ve ‘’Kahraman’’ kelimeleri insanımızın kafasını karıştırmaktadır. Un değirmenin de ayı ile değirmencinin dayısı kavgaya tutuşmuş sonunda ikiside UNLUĞA düşünce tabi olarak bembeyaz olmuşlar. Değirmenciye müşteriler sormuşlar unlukta ki kimler diye.Değirmenci şaşkınlık içinde ‘’Unluğa birileri düştü ama ayı mıydı, dayım mıydı bilemedim.’’ Demiş.

Milli ve Dini terbiye alınmadıkça, mevcut 84 milyon halkın yüzünü asla kimse güldüremez. Tetikçilikle de kimse bir yere varamaz. Biz, Kin-Öfke-Nefret-Çekememezlik ve Düşmanlık olmayan bir ortam istiyoruz.

 

Bakalım Mevlana ne diyor: 

Kısmet etmişse Mevla;

El Getirir, Yel Getirir, Sel Getirir.

Kısmet etmez ise Mevla;

El Götürür, Yel Götürür,

Sel Götürür.

 Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

 


Tarih: 08.12.2021 07:54

Rasim Gül

     Liderlerin Çıkardığı Kavgalar, İnsanları Bezdirdi

     Liderlerin Çıkardığı Kavgalar, İnsanları Bezdirdi