Geleceğin teminatı, donanımlı yetiştirilmiş gençlik, milli konularda bütünleşmiş halk ve bilim ve teknolojide çağı yakalamaktır. Televizyonlarda dizi ve filim seyretmeyle, cep telefonlarında, oyun oynamakla, televizyonlarda laf kalabalığıolan açık oturumları izlemekle, siyasi çekişmelerle, dedikodu, iftira yapmakla ve hakka tecavüzle sağlanmıyor. Kimin oğlu, kızı, yeğeni olmakla da sağlanmıyor. Akıl, zekâ, ahlak ve haddini bilmek ve çok çalışmakla sağlanabiliyor.

Bu becerilerde hatırla, parayla, şöhretle alınıp, satılmıyor. Emekle, alın teriyle çok ama çok çalışmakla Milli Birlikle sağlanabiliyor. 2025 yılı itibariyle geleceğin umudu olan Türk gençliği ve halkı bu işin neresinde? Geleceğini, sanat ve alın teriyle kazanmaya mı çalışıyor, birilerinin veya devletin sırtında geçinmeye mi çalışıyor? Yoksa kapağı herhangi bir ülkeye atmaya mı çalışıyor? Maalesef gençliğin büyük çoğunluğu vasıfsız olduğundan az emekle konforlu yaşayacak iş arıyor. 

 Medeniyetin ve kalkınmanın asilliğe ve kahramanlığa hiç ihtiyacı yoktur. Çalışmaya, çok çalışmaya ihtiyacı vardır. Önemli olan her konunun bir plan ve programla yapılması, ehliyet ve liyakat sahibi siyasetçilerin ve de bürokratların görev almasıyla alakalıdır. Örgütlü toplumlarda kimse asillik ve kahramanlık taslamaz. Herkes üzerine düşen görevi sessizce ve yürekten inanarak yapar. Dolaysıyla kimse diğerinden üstün değildir. Eşit insanlar arasında asillik, kahramanlık ve üstünlük taslamak söz konusu bile olmaz. Kalkınmış ülkelerde, ülkesine en büyük katkıyı sunan, en saygı değer bir vatandaştır.

Toplumların geleceğinin teminatı; bilim, teknoloji ve akıl kullanılarak çağın gerektirdiği üretim yapılıyor, yetişen nesillerde vasıflı ve idealist yetişiyorsa o toplumun, geleceğinin teminatı sağlanmış demektir. Dünya’da verilen 970 NOBEL ÖDÜLÜ’ nün yüzde 20’si olan 154’nü, dünya nüfusunun binde 2’si olan 15 milyon Yahudilerin yetiştirdiği bilim adamları aldı. Bu başarı Yahudilik dini ya da kültüründen ziyade, Yahudi bilim adamlarının şahsi başarılarından kaynaklanmaktadır. 

Bu bilim adamlarının çoğu Yahudi dini ve Yahudiliğin dışına çıkarak başarmışlardır. Dünya’da 300 milyon Türk ve 2 milyar Müslümanlardan ödül alanlar; Orhan Pamuk, Aziz Sancar, Daron Acemoğlu, Muhammed Abdüsselam, Ahmet Zewail ve Moungi Bawendi ’dir. Halkımızın büyük çoğunluğu, fikrinden dolayı, Orhan Pamuk ve Daron Acemoğlu’na ters bakıyor. Buda yöneticilerimizin bilime ve Nobel Ödülüne nasıl baktıklarını gösteriyor. Aziz Sancar ve Daron Acemoğlu’nun NOBEL ÖDÜLÜ alması Türkiye’den kaynaklanmıyor. Sadece Orhan Pamuk tam yerli ve milli. Devlet, hükümet ve iş adamlarının desteği ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir bilim adamımız, NOBEL ÖDÜLÜ aldı mı?

2025 yılında doğmuş bir çocuk 2053 yılında 28, 2073 yılında ise 48 yaşında olacak hayatta kalması ve başarılı olması için bu bebeğe ne öğretilmelidir? Mutlu olması, iş bulması, etrafında, ülkesinde ve dünyada olanları görebilmesi ve anlam verebilmesi için hangi becerilere veya hangi sanata sahip olması gerektiği öğretiliyor mu?Günlük siyasetten ve iç kavgadan sıyrılıp, bu çocuğun geleceğini kim programlayacak? Düşünen ve uygulayan görülmüyor.2053 ve 2073 yılına kadar geçen zaman içindedünyada neler olacağını hesap eden var mı?  Bizce yok. Dolaysıyla çare arayıp, bulanda yok.

Çocukların ve gençlerin bugün okullarda öğrendikleri, 2053 yılında hiçbir işlerine yaramayabilir. Bütün okullar bilgi yüklemekle meşgul. Hiçbir okul ciddi anlamda eğitimle ilgilenmiyor. Eski zamanlarda bunun bir önemi vardı. Çünkü bilgi azdı ve bilgiye sansür uygulanıyordu. Günümüzde her türlü bilgi iletişim araçlarında mevcut, isteyen rahatça ulaşabiliyor. Sansürcüler bile bunları durdurmaya çalışmıyor. Çalışsa bile durduramıyor. 

Günümüzde, Türkiye ve dünyanın herhangi bir ülkesinde üretilen bilgiler en geç 24 saat içinde bütün dünya ülkelerine ulaşıyor. Hiçbir hükümet ve diktatörün gücü, bilginin üzerini örtmeye, sansür koymaya yetmiyor.Bilgi, teknoloji ve fikir sınır tanımıyor. Önemli olan insanların bilgiyi anlamlandırabilmesi,hangi bilginin önemli hangisinin önemsiz olduğunu ayırt edebilme yeteneğinin gelişiminin sağlanmasıdır. 

Bugün Türk gençliği, eleştirel düşünce, iletişim, iş birliği ve yaratıcılık gibi genel amaçlı yaşam becerilerine uzak yetiştirilmektedir. Az çalışıp çok kazanma sevdasına itilmektedir. Çok çalışma ve çeşitli becerilerle yetiştirilmesine ağırlık verilmesi olmazsa olmazlardandır. Genç nesiller değişimle mücadele etmeyi öğrenme, alışılmışın dışına çıkarak aykırı düşünceyi de geliştirmek zorundadır. Geleceğin dünyasına ayak uydurabilmek için sadece yeni bilgiler ve ürünler üretme yeterli gelmeyecektir.

                                                                 HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA


7.02.2025 11:49:00

Rasim Gül

GELECEĞİN TEMİNATI NEDİR?

GELECEĞİN TEMİNATI NEDİR?