Sen adam gibi yönettin, durmadan çalışarak ürettin, adaletten ayrılmadan hakka-hakikate bağlı kaldın, çalmadın, çaldırmadın da ‘’DIŞ GÜÇLER’’ elinden mi tuttu? Artık bu ülkede kimse bu masallara inanmıyor.

Ülkeyi, 70-75 yıldır yönetenler ‘’Dış Güçler’’ saldırıyor diye, halkın duygularını kullanmayı başardılar. DEVLET ve kurumları niçin var?  İçte birliği sağlama ve dıştan gelecek saldırıları defetmek için değil mi? Öyleyse kurumlar ne iş yapıyor? SİYASET Mİ?

 İmparatorluklar kurmuş ve dünyanın en büyük ordularından birine sahip ciddi bir istihbarat örgütü olan devlet her an dış güç saldırısına nasıl muhatap olur? Halkımızı dış güç ve beka sorunu ile etkilemek kimseye bir şey kazandırmıyor. Bu masallar bir an evvel bitmeli.

Dış güçler her ülke için vardır. Yöneticilerimiz Cumhuriyete ve hukukun üstünlüğüne, ‘’ İrfanı Hür, İlmi Hür, Vicdanı Hür’’ insan yetiştirmesini engellemesinler. Cumhuriyetle, halkımızın ‘’TABA’’ olmaktan çıktığını ‘’EŞİT HAKLARA SAHİP VATANDAŞ’’ olduğunu anlasınlar kâfi.

Bunun en güzel örneği, eski bakanımız Berat Albayrak ve Ekrem İmamoğlu’dur. Birisi ülkenin en güçlü adamı Erdoğan’a kafa tutarak bakanlıktan istifa etmiş ve ağır eleştirilerde bulunmuştur. Diğeri de her türlü baskılara ve yıldırmalara rağmen bir an bile duraksamadan yoluna devam etmektedir.

Türkiye, Dünya’da eşi benzeri olmayan yetişmiş ve inançlı insan potansiyeline sahiptir. Dünya ayağa kalksa vız gelir, sadece bölme ve aşağılama duygusu ile yönetilmesin, ehliyet ve liyakata inansınlar.

Dış güç tehlikesi veya başka herhangi bir tehlike varsa doğruları söyleyerek bizi inandırsınlar. Paraysa nişan yüzüklerimizi bile verelim, asker olmaksa çağırın asker olalalım. Yeter artık bu masallar, bize göre yöneticilerin cahilliklerinden, egolarından, kendini beğenmişliklerinden başka bir şey yok.

 Yöneticilerimiz neden içte MİLLİ BERABERLİĞİ sağlamak yerine, halkı bölerek SİYASİ menfaat sağlamayı daha önemli görüyor? Bundan neden 70-75 senedir vazgeçmiyor? Çünkü gelince gitmesini bilmiyorlar da ondan. Netice de halk getiriyor ve gönderiyor. 

İktidar hastalığına yakalanan yöneticiler, öncelikle iktidardan gitmemek için her türlü hukuksuzluğu ve tarafgirliği bir türlü bırakamıyorlar. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, milletin birlik ve bütünlüğüne inanma lafta kalıyor.

İktidar mensupları her türlü başarısızlıklarını, yolsuzluklarını, yanlışlarını önce içteki muhaliflere, bu halkı korkutmaya yetmemişse dış güçler masalına başlıyorlar, maalesef çok zamanda başarıyorlar.

Özellikle aşırı sağın hastalık halinde düşman olduğu ve her taşın altında aradığı YAHUDİLER ve ERMENİLER, normal sağın ve milliyetçilerin, Rusya ve Çin, solun Amerika hastalığı milli birliğimizi kurmamıza daima engel teşkil etmiştir.

Ülkede, sağ iktidarlar asla güne gelmeyerek İslam’ın ve Osmanlının başarılı dönemlerinden bahsetmeyi siyaset ve ilim sanarak halkı oyalarlar.

Milletimizin birliği ve gücü dünya tarafından kabul edilmiştir. Bunun tapusu ‘’İSTİKLAL HARBİ’’dir. Bu birliği yöneticiler bozmazsa yeter.
   Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.