İnsan için aklın özgürlüğünden daha değerli bir şey yok. Peki, aklın özgürlüğünden daha değerli bir şey yoksa insanlar bu değerli şeye önem vermiyorlar mı? Hayır vermiyorlar. Neden gelişmiş toplum vatandaşları aklının özgürlüğüne önem veriyorlar ve aklı daha çok kullanıyor da az gelişmiş ve geri kalmış ülke vatandaşları, önem vermiyorlar daha az veya hiç kullanmıyorlar? Çünkü bu halklar sürü halinde, birilerinin aklının peşinde gittikleri için akıllarını kullanmıyorlar.

Aklını kullan diyen, yaratana karşı neden asilik ediyorlar? Dara düştüklerinde de emrine uymadıkları halde yardım talep ediyorlar? Bütün bunların nedenleri Türk ve İslam toplumlarında aklın gelişmesi ve kullanılması için gereken alt yapının oluşturulmamasından kaynaklanıyor. Türklerin ve Müslümanların aklını az kullanması yöneticilerin işine geliyor. İdare edilenler akıllarını kullanmaya kalktığında yöneticilerin ve aracıların işi zorlaşacaktır.  

Aklını kullanmayan insan düşünebilir mi, düşünce üretebilir mi? Hayır. Aklını kullanmayan, düşünmeyen, düşünce üretmeyen insan, bilimi anlar mı, teknoloji üretebilir mi? Hayır. Teknoloji üretemeyen toplumlar bağımsız ve kendine yeterli olabilir mi veya tükettiğinden fazla üretebilir mi? Hayır. Dünya’da saygın millet ve toplum olabilir mi? Sanmıyorum.

Ürettiğinden fazla tüketen toplum borçlanır. Borçlu insan dik yürüyebilir mi, minnetsiz yaşayabilir mi? Asla dik yürüyemez, minnetsiz yaşayamaz, alacaklılarına karşı daima kambur olur. Borç yiyen kendi kesesinden yer, günü gelince ödemek zorundadır. Ödeyemediğinde şanı şerefi, itibarı, saygınlığı mutluluğu yok olur. Toplumun geleceği tehlikeye girer.

Türk insanı aklını kiraya vermemeli, kuyruk olmayı sindirmemeli, düşünen, daha çok üreten, daha az tüketen olmalı. Ekonomisini güçlendirmek için bilime yönelmeli. Vaktini gereksiz şeylerle ve iddialarla, geçirmemeli. Dünyada itibarlı ve saygın bir toplum olmanın yolunun, gelişmiş kültür, ekonomi ve teknolojiyle olacağını bilmeli.

Özgür akıl ve tarih bilinciyle, beşikten mezara kadar turanı benimseyerek, Büyük Türkiye’yi, Türk Devletler Birliğini ve Türk-İslam Birliğini kurmayı planlayarak, dünya da dördüncü güç olabilmeyi hedeflemelidir. Bu yol kolay mı? Elbette zor ama imkânsız değil. Alparslan, Osman Gazi ve diğerleri bunu başardı. Güçlü Türkiye Cumhuriyeti ve halkı neden başarmasın.

Dünyanın en güzel iklimi, toprakları, madenleri, Türk halkının elinde olduğu halde neden az üretiyor? Başkalarının ürettiğini tüketerek borçlanıyor? Yeteri kadar üretmeyen, düşünmeyen, akletmeyen toplumda özgür aklın varlığından ne kadar bahsedilebilir? Halk yüzyıllardır neden akletmiyor. Birileri eline sazı alıp dış güçler, inanç zayıflığı, iç hainler vs. gibi masal bile olmayan uydurmaları anlatmaya başlıyor. Boş lafa kimse inanmıyor ama durum da değişmiyor.

İnancın yokluğundan veya kısıtlanmasından edilen zararı Rusya ve Çin ispat etti. İnsanın yaratılışı itibariyle inanca ihtiyacı olduğunu kabul ederek fazla müdahaleyi gevşetti. İnsan, inancında diğer insanlara zarar vermediği sürece serbest olmalıdır. Bunun tersi ise kutsal kitap dışına çıkılarak direk ve dolaylı yapılan baskıdan da zarar görüldüğü gerçeği de ortaya çıktı. Türkiye, bu konuda da maalesef toplumun tamamının kabul ettiği bir yol bulamadı.

İnsanlar özgür akıl, mantık bilim çerçevesinde ziyade propagandacıların kendisini yönetmesine izin verir, siyasetçilerin isteğine göre galeyana gelerek, kavgaya sürüklenmeye boyun eğerse, haklarını bilen, milli birlikten yana ve sorumlu bir seçmen olduğunu, özgürce aklını kullandığını iddia edemez.

 Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

 


1.08.2022 05:21:00

Rasim Gül

AKLIN ÖZGÜRLÜĞÜ

AKLIN ÖZGÜRLÜĞÜ