21. Yüzyıl çeyreğinde Türkiye’nin gerçeği, mantık, felsefe, sosyoloji gibi bilimlere bakışın gerçekten zayıf olduğudur. Hukuk ve adaletin bir türlü kurumsal hale getirilememesi ve akıl, vicdan, beyin ve zihnin gerektiği gibi kullanılmamasıdır. Özellikle ciddi bir yatırıma ihtiyaç olmadan yüksek düzeyde ve evrensel yapıda bir hukuk düzeni kuramamış olması büyük eksikliktir.

Eğitim içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Türkiye başta olmak üzere, İslam âleminde ulusal ve evrensel çapta eğitim sistemi yoktur. İşin acı tarafı yöneticilerinde kurma isteğinin olmamasıdır. Bunun en net örneği Dünya’da ilk yüze, iki yüze giren üniversitemizin olmayışıdır.

Dünya’da ilk 500’e giren Üniversitelimiz: Orta Doğu Teknik Üniversitesi 425. Sırda Boğaziçi Üniversitesi 387. Sırada, Hacettepe Üniversitesi 456. sırada İstanbul Üniversitesi 450. Sırada yer almaktadır. Amerika’da Fizik, Matematik ve Mühendislik; Avrupa’da Hukuk, Ekonomi ve işletme; Türkiye’de ise halk beyninde en çok para kazanma öne çıkmaktadır.

Batı bazı alanlarda göz alıcı ilerlemeler yaparken, Türk âleminin ve İslam Ülkelerinin dağınıklığı geçmişi ve şanlı tarihimizi gölgeliyor. 21. Yüzyılda Türk ve İslam âlemi neyin kavgasını verdiğini halen bilmemektedir. Ülkelerinde iktidar kavgalarını pek ala yapabilmektedirler.

Türk ve İslam âlemi zenginliklerinin büyük kısmını lükse, gereksiz tüketime,  harcadığı için tüketimi geliştirmeye para ayırmayı düşünememektedir. Bilime ve bilim adamına, dürüst yatırım yapan iş adamına destek olsa 50 yıl içerisinde, batının imlettiği teknolojiyi üretir. Dolaysıyla Batının kuyruğu olmaktan ve eziklikten, kavga ve iç çekişmelerden kurtulur.

Türk-İslam âlemi, kendi topraklarını verimli şekilde ekmeye, yer altı ve üstü zenginliklerini değerlendirerek üretmeye başladığında ve teknolojide de ilerlediği an kendi kendine yeterli hale geleceği için batı malının pazarı olmaktan kurtulacağı için Batı-Doğu dengesi kurulacaktır dolaysıyla sömürü sona erecek, dengeli ve normal ticaret başlayacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti, İmparatorluk bakiyesi bakiyesi olarak kurulmuş, bir devlet olarak büyük başarılara imza atmıştır. Önce halkını biat kültüründen kurtararak, özgür vatandaş yapmaya uğraşmış haylıda başarılı olmuş dolaysıyla İslam ülkeleri arasında kalkınması ve demokratik hayatiyle ilk sırayı almıştır. Bütün dünya ile onurlu bir diyalog kurmayı başarmıştır.

Türkiye’nin, demokrasisini mükemmel kurması, bilimsel ve teknolojik gelişmelerini tamamlaması, siyasetçilerin yetersizliği, basiretsizliği ve kıskançlıklarından dolayı 100 yıl yetmemiştir. 100 yıllık Cumhuriyet döneminde en büyük hata dini, camiyi ve kışlayı siyasete alet etmesidir. Gereksiz ve faydasız iç çekişmeleri bir türlü bırakamamasıdır. 1950’lerde kuzey Kore’den ilerde olan Türkiye, bugün bu kadar geride kalmazdı.

500 yıl hüküm süren Doğu uygarlığı, yerini yerlerde sürünen Batı uygarlığına bırakmış, şimdi yürümeye çalışmaktadır. Yarı bağımsızlıktan, bağımsızlığa geçmediği sürecede devam edecektir. Türkiye’nin liderliğinde, Doğu en kısa zamanda Batıyı yakalayıp geçecektir. Çünkü Batı zirvede duraklamaya girmiş ve hantal, girişimcilikten uzak bir toplum olmuştur. Türkiye genç, dinamik ve cesur bir nüfusa sahiptir. Yeterki birliğe ve üretmeye önem versin, dağları devirir.                                                                     

  HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 


14.08.2022 05:23:00

Rasim Gül

21. YÜYIL ÇEYREĞİNDE TÜRKİYE

21. YÜYIL ÇEYREĞİNDE TÜRKİYE